Connect with us

Dini Haberler

Oruca ne zaman ve nasıl niyet edilir?

Oruca nasıl niyet edilir?

Niyet etmek orucun şartlarındandır.

Niyetsiz oruç sahih değildir. Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek menduptur. Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır.

Ramazan orucu, belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile nafile oruçlar için niyet etme vakti, güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine kadarki süredir Ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu vakitten itibaren bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz (Kâsânî, Bedâî’, II, 85).

Bu oruçlar için, “yarınki orucu tutmaya” şeklinde mutlak niyet yeterlidir. Bununla birlikte geceden niyet edilmesi ve “yarınki Ramazan orucuna” şeklinde orucun belirlenmesi daha faziletlidir.

Ramazanın her günü için ayrı niyet edilmesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 397, 400).

Kaza, keffaret ve bir zamana bağlı olmaksızın adanan oruçlar için gün batımından itibaren en geç imsak vaktine kadar niyet edilmiş olmalıdır. Bu tür oruçlara niyet edilirken, “falanca kaza, keffaret veya adak orucuna” şeklinde belirtilmesi gerekir.

Şafiî mezhebine göre ise nafile dışındaki tüm oruçlara geceden niyet edilmelidir. İmsak vaktine kadar niyet edilmemişse o günün orucu geçerli olmaz. Nafile oruçlara ise güneş tepe noktasına gelmeden öncesine kadar niyet edilebilir (Şirâzî, el-Mühezzeb, I, 331-332).

Diğer ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde de niyet şarttır.

Şâfiîler ve bazı Mâlikîler niyeti rükün saymışlardır. Her ikisine göre de, niyet edilmediği takdirde sabahtan akşama kadar aç durmak oruç yerine geçmez. Bu bakımdan, ister farz veya vâcip, isterse nâfile olsun her tür oruçta niyet şarttır. Herhangi bir oruca kalben niyet etmek, hangi orucu tutacağını kalbinden geçirmek yeterlidir.

Bu niyetin dil ile ifade edilmesi, onun teyit edilmesi ve perçinlenmesi anlamına geldiğinden mendup sayılmıştır.

Oruca niyetin vakti

Her türlü oruç için mümkün oldukça, sabah vakti girmeden önce veya geceden niyet etmek en faziletli olanıdır. Çünkü bu suretle hem mezheplerin bu konudaki ihtilâflarının dışında kalınmış, hem de niyet ibadetin başlama vaktiyle aynı zamana getirilmiş olur.

Nitekim niyetin hangi vakitte yapılacağı konusu mezhepler arasında ihtilâflı olduğu gibi, niyetin vakti açısından oruç türleri arasında da fark gözetilmektedir.

1. Hanefîler’e göre ramazan orucu, nâfile oruçlar ve vakti belirtilmiş adak (nezr-i muayyen) oruçlarının niyet etme vakti gün batımından başlayıp ertesi günün kuşluk vaktine hatta öğle namazı vaktinin girmesinden az önceki vakte kadar devam eder. Öğle vakti girdikten sonra artık hiçbir oruca niyet edilemez.

Zevalden önce nâfile oruca niyet etmenin câizliğini gösteren hadisler bulunmaktadır. Bunlardan birinde, Peygamberimiz’in bir gün Âişe vâlidemize öğle yemeği hazırlayıp hazırlamadığını sorduğu, Hz. Âişe’nin yiyecek bir şey olmadığını söylemesi üzerine Peygamberimiz’in o gün oruç tuttuğu rivayet edilir.

Mâlikîler’e göre niyetin geçerli olması için güneşin batmasından itibaren gecenin son kısmına kadar veya fecrin doğması ile birlikte yapılması gerekir. Çünkü sabahleyin, yani oruç ibadetinin başlama vaktinde niyet edilmeyince o günün oruçlu geçirilmeyeceği belirli hale gelmiş olur.

Şâfiîler’e göre ise ramazan orucu, kazâ orucu ve adak orucuna geceden niyetlenmek şarttır. Fakat nâfile oruca zevalden önceye kadar niyetlenmek câizdir.

2. Zimmette sübût bulmuş oruçlara ise en geç imsak vaktine kadar niyet edilmiş olması ve orucun belirlenmesi gerekir.

Orucun zimmette sübût bulması, oruç borcunun kaçınılmaz bir şekilde kesinleşmiş, sabit hale gelmiş olması demektir. Meselâ başlanmış fakat bir sebeple tamamlanamamış nâfile orucun kazâsı zimmette sabit olmuş, borçluğu kesinleşmiştir. Ramazan orucunun kazâsı da böyledir. Fakat ramazan orucunun kendisi henüz zimmette sabit borç sayılmaz; çünkü meselâ, kişinin ertesi gün yaşayıp yaşamayacağı belli değildir. Kişi ertesi günün herhangi bir vaktinde ölecek olsa, o günkü oruç zimmetine borç yazılmaz. Ancak daha önceki günlerde kazâya kalan ramazan orucu zimmetinde mevcuttur. Kefâret oruçları ile mutlak adak oruçları da zimmette sübût bulmuş borç kapsamına girmektedir. Bu çeşit oruçlara geceden veya en geç ikinci fecrin başlangıcında niyet etmek gerektiği gibi niyet ederken tutulan orucun mutlak nezir mi, bir orucun kazâsı mı olduğunu da belirtmek gerekir. Zimmette sabit olması kesinleşmiş oruçların ifa zamanı için dinde belirlenmiş muayyen bir zaman olmadığı için, mükellef bu oruçları kendi belirleyeceği bir zamanda tutabilir. Öyle olunca da, hangi orucu tutacağını belirlemesi şarttır. Şayet bir kazâ orucuna ikinci fecrin doğmasından sonra niyet edilse, bununla kazâ geçerli olmayacağı için, oruç nâfileye dönüşür.

Niyetin şekli

Ramazan, belirli adak veya herhangi bir nâfile oruç için mutlak niyet yeterlidir. Meselâ; “yarın oruç tutmaya” veya “yarınki günün orucunu tutmaya” niyet edilse, ertesi gün ramazan ise, bu niyet ramazan orucuna niyet yerine geçer; ertesi gün, daha önce oruç tutmak için vaktini tayin etmiş olduğu gün ise bu defa adak orucuna niyet etmiş olur. Hatta ramazan günleri ramazan orucu için ve oruç tutulması adanan gün, adak orucu için belirli hale geldiği için, kişi bugünlerin öncesinde niyet ederken “Yarın nâfile oruç tutmaya niyet ettim” dese bile, tutacağı oruç nâfile oruç değil, vakti belirli olan oruç yerine geçer. Çünkü orucun ifa edilmesi için belirlenen vakit içinde yine aynı cinsten ikinci bir ibadet yapılamayacağından, yani oruç dar zamanlı bir vâcip olup vakit de bunun miyarı olduğundan, niyet asıl yapılması gereken ibadete râci olur. Bununla birlikte bunlar için geceleyin niyet edilmesi ve ne orucu olduğunun belirlemesi (tayin) daha faziletlidir. Meselâ “Yarınki ramazan orucunu tutmaya niyet ettim” demekle belirleme yapılmış olunur.

Fakihlerin çoğunluğuna göre ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet edilmesi şarttır. Çünkü her bir günün orucu kendi başına bir ibadet olup, öteki günlerde tutulan veya tutulacak olan oruçla ilişkisi yoktur; dolayısıyla bir günün orucu bozulduğu zaman sadece o günün orucu bozulmuş olur, öteki günlerin orucu bundan etkilenmez.

Mâlikîler’e göre ise, ara vermeksizin peş peşe tutulması gereken oruçlarda en başta yapılacak tek niyet yeterlidir. Zıhâr, katl kefâreti ve ramazan orucunun kefâretinde olduğu gibi ramazan orucunda da tek niyet yeterlidir. Ancak bu oruçlara yolculuk, hastalık, hayız ve nifas gibi zorunlu sebeplerle ara verilecek olursa, engel kalktıktan sonra yeniden niyet gereklidir. Tek bir niyetin yeterli olduğu oruçlarda her gece niyetlenmek ise menduptur. Mâlikîler’in bu konudaki gerekçesi ilgili âyette geçen “Sizden her kim ramazan ayına yetişirse onu oruçlu geçirsin” ifadesidir. Ay, tek bir zamana verilen isimdir, dolayısıyla ay süresince oruç tutmak bütün bir ibadet hükmünde olup namaz ve hacca benzer, tek bir niyet ile eda edilebilir.

Niyetle ilgili bazı ayrıntılar

Oruca niyetin vaktiyle ve şekliyle ilgili ayrıntı sayılabilecek bazı bilgiler de bu ibadetin geçerliliğini yakından ilgilendirir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

1. İçinde bulunulan gün, güneş batmadan önce ertesi günün orucuna niyet edilemez.

2. Güneş battıktan sonra herhangi bir oruca niyet edilmesi halinde, ikinci fecre kadar yeme, içme ve cinsel ilişkide bulunmak niyete ve oruca zarar vermez. Çünkü bu niyet ikinci fecirden itibaren başlayacak olan oruç ibadeti için yapılmıştır. Nitekim bu şekilde niyet eden kimse, herhangi bir sebeple, ikinci fecrin doğmasına kadar, bu niyetini geri alabilir.

3. Oruç tutup tutmayacağında tereddüt olması durumunda veya niyetin bir şarta bağlanması durumunda niyet gerçekleşmiş olmaz. Niyet, kesin azim ve karar demektir.

4. Ramazanda, ramazan orucundan başka oruç tutulamayacağı için, hangi oruca niyet edilirse edilsin ramazan orucu yerine geçer. Fakat, daha önceden oruç tutmayı adadığı belirli günde, başka vâcip bir oruca (meselâ; kefâret orucuna veya bir ramazan orucunun kazâsına) niyet ederek oruç tutacak olsa, ağırlık kazanan görüşe göre bu oruç, niyetlendiği vâcip oruç yerine geçer, belirli adak orucunu kazâ etmesi gerekir.

5. Hem kefârete hem de nâfileye niyet edilerek tutulan oruç, kefâret orucu yerine geçer; fakat hem kazâya hem de yemin kefâretine niyet edilerek tutulan oruç, her ikisi de vâciplik açısından eşdeğer olduğu için, hiçbirinin yerine geçmez, nâfile olur.

Sahura kalkıp yeme ve içme de niyet yerine geçer.

6. Tutulamamış ramazan oruçlarını kazâ ederken, bir belirleme yapmaksızın, “kazâsı gereken oruca” diye niyet edebileceği gibi, belirleme yaparak da niyet edebilir. Üzerinde çok sayıda kazâ borcu varsa “kazâsı gerekli ilk oruca” diyerek niyet edilebilir.

Kaynak: Diyanet İslam İlmihali

Örnek niyet:

“Niyet ettim Allah rızası için Ramazan orucunu tutmaya”

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dini Haberler

Basında Bugün – 15 Ekim 2021

Bugün gazeteler Diyanet‘le ilgili ne yazdı?

GAZETE KÜPÜRLERİ İÇİN

TIKLAYINIZ>>>

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading

Dini Haberler

Din görevlileri projelerini Diyanet'e sundu

Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı yaklaşık 90 bin camide görev yapan imam hatip ve müezzin kayyımlar, bulundukları bölgenin eğitim, kültür ve sosyolojik durumlarına göre özgün projeler geliştiriyor.

Diyanet İşleri Başkanlığınca 2021 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle örnek projelerin tespit edilerek yaygınlaştırılması, din görevlileri arasında tecrübe paylaşımının sağlanması ve cami hizmetlerinde verimliliğin artırılması amacıyla bu yıl on birincisi düzenlenen Cami Görevlileri Çalıştayı çevrimiçi gerçekleştirildi. 

Çalıştaya, Türkiye’nin dört bir yanından gönüllü, başarılı, aktif ve bulundukları bölgelerde hizmetleri, proje ve faaliyetleriyle öne çıkmış 21 din görevlisi katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü Cami Hizmetleri Daire Başkanı Cemalettin Gezgiç açış konuşmasını gerçekleştirdi.

4 oturum halinde gerçekleştirilen çalıştayda görev yaptıkları camilerde ve cami dışındaki çeşitli alanlarda özgün projeler din görevlileri, söz konusu proje ve çalışmalarına dair sunumlar yaptı.

Çalıştayın ilk oturumunda “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle düzenlenen “Proje Yarışmasında” dereceye giren din görevlileri projelerini sundu. 

Diğer oturumlarda ise örnek projeleri ile çevresinde öne çıkmış din görevlileri tarafından yapılan çalışmalar sunuldu.

11. Cami Görevlileri Çalıştayı, Din Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak’ın değerlendirme ve kapanış konuşmasıyla tamamlandı.

Çalıştayda sunumu gerçekleştirilen projeler;

Mehmet Pehlivan – Uşak – Vefalı Gönüller, Vefakâr Şehirler 
İsmail Köksal – Konya – Öz Güven Sahibi Vefalı Genç 
Merve Sertbaş – Aksaray – Vefakâr Gencim, Değerlerimizin Bilincindeyim
İlhan Demir – Aksaray – Etkin Din Görevlisinin Görev Mahallindeki Rolü,
Ekrem Şişecioğlu – Kayseri – Mahalle – Cami Buluşması,
Yasin Vural – Kırıkkale – Hayatın (Köyün) Merkezi Cami,
Mustafa Solakoğlu – Kocaeli – Biriz Beraberiz,
Resül Caniklioğlu – Samsun – Başarılı ve Etkili Din Gönüllüsü Projesi,
Mustafa Çakırtaş – Tokat – Yolumuz Camiden Geçer,
Samet Pelit – Çanakkale – Hezârfen Gençlik Projesi,
Suat Sarıca – İstanbul – Gençlerle Sanat Camide Güzel,
Abdulkadir Eryiğit – İstanbul – Cami Merkezli Gençlik,
Nuh Özkan – Mersin – Gençliğe Değer Yaz Kampı,
Cebrail Çelik – Manisa – Asla Yalnız Değilsin!,
İsmail Özütemiz – Denizli – Çocuklar Soluğu Camide Alıyor,
M.Lütfi Taşçı – Bursa – Gönüllü İmam Hatip ve Müezzin Kayyım Yetiştirme Projesi,
Mahmut Açıkgöz – Ali Coşkun – Tekirdağ – Niçin ve Nasıl İnanayım Projesi,
Bayram Tekin – Antalya – Ziyaret Edilmeyen Fakir Aile Kalmasın,
Mustafa Bebek – Bartın – Din Gönüllüsüyüm, İhtiyaç Sahiplerine Köprüyüm,
Ümmet Bıyık – Kilis – Kardeş, Kardeşin Emanetidir, Merhametin Dokunduğu Yetim Yüreklerde Bayram Sevinci, Merhametin Dokunduğu Yetim Yüreklerle Suriye’deyiz.

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading

Dini Haberler

15 Ekim 2021 – Cuma Hutbesi

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan, 15 Ekim 2021 tarihli ve “Mübarek Gece Mevlid-i Nebi” konulu cuma hutbesi.

Tarih: 15.10.2021

MÜBAREK GECE MEVLİD-İ NEBİ

Muhterem Müslümanlar!

Önümüzdeki Pazar’ı Pazartesiye bağlayan gece, Mevlid-i Nebi’dir. İslam’ın tebliğcisi, hak ve hakikatin temsilcisi, dünya ve ahiretin efendisi, rehberimiz, en güzel örneğimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümüdür. Bizleri bu mübarek geceye ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü sena, ümmeti olmakla müşerref olduğumuz Peygamber Efendimize, âline ve ashabına salât ve selam olsun.

Aziz Müminler!

Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle O’nun yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.”1

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) kendisini şöyle tanıtıyor: “Ben Muhammed’im, Ahmed’im, peygamberlerin izinden giden, insanları etrafına toplayan, Tevbe Peygamberiyim, Rahmet Peygamberiyim.”2

Değerli Müslümanlar!

Bizler, hayat rehberi Kur’an ve sünneti Allah Resûlü’nden öğrendik. Vefayı, iyiliği, dostluğu, muhabbeti ondan öğrendik. Rahmet yüklü adaleti, hikmet yüklü ahlâkı tüm insanlığa o tanıttı. Cenneti kazandıracak amelleri o gösterdi. Gönüllerimiz onunla birleşti. Dünyamız onunla anlam buldu, ömrümüz onunla bereketlendi.

Kıymetli Müminler!

Değerlerin yozlaştığı, vefasızlığın kol gezdiği günümüz dünyasında yegâne çare, Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in tavsiyelerini bütün insanlarla buluşturmaktır. O halde geliniz, Peygamberimizi yakından tanımanın gayretinde olalım. Resûlullah’ın en büyük mirası Kur’an’a, yolumuzu aydınlatan sünnetine sıkı sıkıya sarılalım. Nefsimizi güzel ahlakıyla arındıralım. İşte o zaman çağımız yeniden asr-ı saadet olacaktır. Dünyamız huzurla dolacak, ahiretimiz cennet olacaktır inşallah.

Aziz Müslümanlar!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mevlid Gecesini içine alan haftayı Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlayacağız. Başkanlığımız bu yıl, Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” olarak belirlemiştir. Vefa, fert için kıymet ve değer, toplum için huzur ve saadettir.

Her konuda olduğu gibi vefa konusunda da en güzel örnekleri Resûl-i Ekrem (s.a.s) insanlığa sunmuştur. Mevlid-i Nebi Haftası boyunca gerçekleştirilecek faaliyetlerle Peygamberimizin anne-babasına, eş ve çocuklarına, akraba ve dostlarına, canlı cansız tüm mahlûkata gösterdiği vefa örneklerini toplumumuzla paylaşacağız. Yüce Rabbimizle aramızdaki ahdimizi hatırlamaya, tüm insanlık ve kâinatla olan vefa sözleşmemizi yenilemeye gayret göstereceğiz.

Bu vesileyle şimdiden Mevlid-i Nebi Gecemizi tebrik ediyor, haftamızın aziz milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

1 Ahzâb, 33/45, 46.
2 Müslim, Fedâil, 126.

HUTBEYİ İNDİR

PDF İçin TIKLAYINIZ>>>

WORD İçin TIKLAYINIZ>>>

İngilizce İçin TIKLAYNIZ>>>

Arapça Hutbe İçin TIKLAYINIZ>>>

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading

Çok Okunanlar