Connect with us

Gündem

Mehmet Ruhi Turan (Sarı Hoca)

Bünyamin ALBAYRAK
Ahmet ÜNAL

Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet’in ilk dönemine şahitlik eden öncü bir âlim. Son nefesine kadar talebe yetiştiren, okumak ve okutmaktan, öğrenmek ve öğretmekten bir an olsun geri durmayan bir din görevlisi. İlmi ve edebî hitabıyla kitleleri kendisine hayran bırakan bir vaiz. Gönül kırmayan, kimseyi incitmeyen, güzel huylu, güler yüzlü kâmil bir insan; Mehmet Ruhi Turan, namıdiğer Sarı Hoca.

Mehmet Ruhi Turan, 1900 yılında Bursa’da dünyaya gelir. Babası Derviş Selim Bey, annesi Habibe Hanım’dır. Ailesi Osmanlı’nın bir eyaleti olan Saraybosna’dan Bursa’nın İnegöl ilçesine göç etmiştir. Derviş Selim Bey, saat tamirciliğiyle geçimini sürdürmektedir. Bununla birlikte ilme âşık bir insandır. Evlatlarının ilim yolundan bir an olsun ayrılmamalarını, din adamı olmalarını canıgönülden arzular. Mehmet Ruhi Turan, babasının bu eğitim arzusunu bir defasında şöyle ifade eder: “Ben babamın vakfıyım. Babam beni din hizmetine, ilim yoluna vakfetmiştir. Ben de babamın vakfiyesi olarak ilim yolunda malımı son kuruşuna, ömrümü son nefesime kadar feda edeceğim.”

Mehmet Ruhi, önce iptidaiyeye kaydolur. Okulla birlikte dinî bilgileri de öğrenir. Arapça eğitiminin başlangıç kitaplarını okur. İlköğretimden sonra abisinin gittiği medresede eğitimini sürdürür. Babasının arzusunu gerçekleştirmek üzere medresede Hafız Ali Efendi’den bir yılda hafızlığını ikmal eder. Zira o bilmektedir ki hafızlık, ilim yolcularının ilk ve en önemli durağıdır. 1914 yılında bütün dünyayı saracak olan I. Cihan Harbi başlar. Osmanlı Devleti bu büyük savaşa katılmak zorunda kalır. Medresedeki müderrisler ve yaşça büyük öğrenciler cepheye koşarlar. Medreselerde eğitim öğretime ara verilir ve ilim elde edilecek müderris kalmaz ancak Sarı Hoca’nın azmi asla kırılmaz. Tahsilini kendi başına tamamlama kararı alır. Gece gündüz demeden medresede okutulan bütün kitapları kendi başına okur. Bilemediği bir yer olursa halkın arasında bulunan hocalara sorarak öğrenmeye gayret eder. Bugünlerde kendisine rehberlik eden iki önemli hoca bulunmaktadır: İnegöl’de ikamet eden Ahmet Hoca ile Orhaneli’nde bulunan Hacı Yusuf adıyla meşhur olmuş Kara Mehmet Hoca.

Mehmet Ruhi Turan, askerlik dönüşünde din görevliliğine adım atar ve Bursa Büyükorhan Merkez Camii’nde 1939 yılına kadar imam hatip olarak görevini sürdürür. O, görev yaptığı bu camide gündüzlerini gençlere ayırır. Onlara Kur’an eğitiminin yanı sıra ilmihâl bilgisi verir. Her birinin derdiyle ilgilenir, problemlerinin çözümü için elinden geleni yapar. Akşamları ise yaşlılarla ilgilenir. Kimsenin gönlünü kırmadan, incinmeden ve incitmeden Kur’an-ı Kerim ve dinî bilgileri öğrenmelerine vesile olur. Hocamız, erkeklere vaaz için vakit ayırdığı kadar kadınlara yönelik belli aralıklarla vaaz programı da uygular. Mehmet Ruhi Hoca’ya göre herkesin bilmekle yükümlü olduğu ilmihâl bilgilerinin kadınlar tarafından da öğrenilmesi gerekmektedir. Zira kadınlar, gelecek kuşakları yetiştiren toplumun mürebbiyeleridir. Onun düşüncesine göre kadın ya da erkek hangi yaşta olursa olsun eğitim öğretim görmelidir. 

Mehmet Ruhi Turan, 1939 yılında Bursa’dan ayrılarak Balıkesir Dursunbey ilçesi Mollaoğlu Camii’nde din görevliliğine başlar. Artık onun önünde yepyeni bir hizmet kapısı açılmıştır. Balıkesir, hafızları ve hocaları ile maruftur; bu güzide ilimizde nice öncü âlim yetişmiştir. Ancak bunlardan dört tanesi vardır ki hoca denildiğinde Balıkesir’de bu kişiler akla gelir. Bunlar; İmam Birgivi, Hasan Basri Çantay, Gönenli Mehmet Efendi ve Mehmet Ruhi Turan’dır. Bu dört öncü âlimin hizmetleri sadece Balıkesir’le sınırlı kalmamış, ülkemizin geneline yayılmıştır. Mehmet Ruhi Turan, Dursunbey’de Mollaoğlu Camii’nde fahri olarak imam hatiplik görevini sürdürürken diğer taraftan talebe okutur. O, talebelerinin yaşına asla bakmaz. İslam dininin yüce hakikatlerini yediden yetmişe öğretmek için gecesini gündüzüne katar, talebelerinin ilçede ve köyde olmasına da aldırış etmez. Köy köy, ev ev dolaşır. Eğitim verdiği yerler, bazen camiler, bazen köy odaları, bazen de evler olur. Omuzuna heybesini atar, eline çantasını alır, kuş uçmaz kervan geçmez yerlere dahi varır. Kim okumak isterse onun yanı başında oluverir. Bin bir zahmete katlanır, nice mahrumiyetler yaşar ancak asla ilimden ve talebe okutmaktan geri durmaz. Bir gün talebelerine ilim aşkının nasıl olması gerektiğini şöyle anlatmıştır: “Evlatlarım! İlim yolunda hedefe ulaşabilmek için önce aşk sonra meşk olacak. Aşk arzu, istek, merak, tek cümle ile ilim yolunun delisi olmaktır. Meşk ise çalışma, gayret, çokça egzersiz yapmaktır. İşte bu olduktan sonra ilim yolundaki bütün engeller ortadan kalkar.” Mehmet Ruhi Hocamızda bitmek tükenmek bilmeyen aşk ve meşk yani ilmin delisi olmak ile çokça egzersiz yapmak vardır. O, on yedi yaşına kadar eğitimini kendi başına devam ettirir. Bu kadar azimle çaba gösteren bir insanın başarısız olması elbette mümkün değildir. Rabbimiz, “Her insan için çalıştığının karşılığı mutlaka verilir.” buyurmaktadır. Gayret kullardan, başarı Allah’tandır.

Mehmet Ruhi Turan, 1956 yılında Kütahya’da Bölcek köyüne yerleşir. Bu köyde halktan aldığı ücret karşılığında dört yıl boyunca bir yandan imam hatiplik görevine devam eder, diğer yandan da talebelerine eğitim verir. Mehmet adında bir talebesi vardır. Bölcek köyüne yakın köylerden Kur’an-ı Kerim ve İslami ilimleri öğrenmeye gelmiştir. Mehmet Ruhi Hoca çok uğraşmasına rağmen talebesinin ilim yolunda ilerlemesini bir türlü gerçekleştiremez. Diğer talebeleri ise bir hayli yol almıştır. Talebeler kendi aralarında, “Hocamız bununla boşuna uğraşıyor. Onun yüzünden bizler de zaman kaybediyoruz.” diye konuşurlar. İçlerinden biri, hocanın uygun bir zamanında yanına varır ve “Hocam! Bu arkadaşımızdan hoca olmaz. Onu gönderseniz de hem sizin hem de bizim zamanımızı heder etmese.” diye düşüncelerini hocasıyla paylaşır. Bunun üzerine Mehmet Ruhi Turan, hem talebe yetiştirmedeki niyetini ortaya koyan hem de talebe yetiştirmek isteyen her bir din görevlisine rehberlik edecek şu önemli nasihati verir: “Evladım! Buraya gelenlerin kimisi hoca olur kimisi maneviyat alır kimisi de musibet ve günahlardan kurtulur. Belki Allah Teâlâ bu kulunu bazı belalardan korumak için bize göndermiştir. Ben sizin söylediğinizi ona söyleyemem, Allah’tan korkarım. Eğer bu vebalin altına girecekseniz gidin arkadaşınıza ‘Senden hoca olmaz, çek git, bizi meşgul etme.’ deyin.” Bu nasihat karşısında talebeleri yanlış yaptıklarının farkına varırlar. Zira her birisi şahittir ki Mehmet Ruhi Turan’ın ilim sofrasına gelen herkes için mutlaka bir yer vardır ve bu sofradan nasiplenmeden hiç kimse ayrılmamıştır.

Mehmet Ruhi Turan, 1960 yılında Dursunbey’e geri döner ve hayatının sonuna kadar burada yaşar. Talebeleriyle meşgul olmaya, okumaya ve okutmaya, ilmî birikimini kaleme almaya devam eder. Yıllar sonra bu çalışmalarının semeresini gören Mehmet Ruhi Hoca’nın hem döneminde yaşanan sıkıntıları hem de son zamanlarda gelinen noktayı en iyi şekilde özetleyen şu cümleler dilinden dökülüverir: “Biz düşündük ki cenazelerimizi kaldıracak imam yetiştirelim. Yüce Allah (c.c.) ne kadar kerem sahibidir. Bize müftüler, vaizler, Kur’an kursu öğreticileri, imam hatipler ve müezzin kayyımlar yetiştirmek lütfetti.” 

Bu vesileyle başta Mehmet Ruhi Turan Hoca olmak üzere, yüce dinimiz İslam’ı yaşayan ve yaşatmaya gayret eden, İslami ilimleri okuyan ve okutan, sadaka-i cariye misali insanlığın dünya ve ahiretini aydınlatmak için ilmî birikimlerini kaleme alan tüm hocalarımızdan Cenab-ı Hak razı olsun. Rabbim ahirete göç edenlere rahmet eylesin. Mekânları cennet, makamları ali olsun. İlim yolunun yolcularına, hocalarımıza ve talebelerine sağlık, sıhhat ve afiyet versin. Mehmet Ruhi Turan, namı diğer Sarı Hoca 1981 yılının ramazan ayında aramızdan ayrıldı. Yüzlerce talebesi, binlerce kişinin hüsn-i şehadetiyle Dursunbey mezarlığına defnedildi. 

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar