Connect with us

Gündem

Allah İçin Terk Etmek: Hicret

Murat PADAK
Şanlıurfa Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

İnsanlar doğup büyüdükleri topraklardan neden ayrılırlar? Neden anılarının, acılarının, mutlu günlerinin, hüzünlü ve eğlenceli günlerinin geçtiği yurtlarını terk etme gereği duyarlar? Düşün ki her sokakta ayak izlerin var; her gölgede oturmuş, her dağda gezmiş, her mahalleyi karış karış dolaşmışsın. Çocukluğun orada geçmiş. Arkadaşların oralı, ahali seni tanıyor, sen ahaliyi tanıyorsun. Ama günün birinde burayı ister istemez terk etmek zorunda kalıyorsun. Kimi zaman makul nedenlerden dolayı kimi zaman istemeden çıkıp gidiyorsun. Kimi zaman, günün birinde yeniden dönme ümidiyle kimi zaman da bir daha dönmemek üzere ayrılıyorsun!

Terk-i diyar eyliyorsun. Her şeyi terk ediyorsun. Sokağını, büyüdüğün evini, sevdiklerini, anı ve acılarını geride bırakıp gidiyorsun! Bazen arkana bakarak bazen de bakmayarak gidiyorsun! Zor değil mi? Başını alıp gitmek… Yeni bir diyara gitmek, yeni bir yurda gelmek, yeni insanlar, yeni âdetler, yeni örfler ve yeni hayatlar… 

Hicret, terk etmek ve ayrılmak demektir. Kimi zaman savaş ve baskı nedeniyle, kimi zaman zulümden kaçmak için kimi zaman da hicretlerin en güzeli olan dinini yaşamak için… 

Hicret, pes etmek değildir. Teslim olmak değildir. Vazgeçmek değildir. Ümit kesmek değildir. Hicret, yeni bir davet sahası açmaktır. Yeni insanlara tebliği ulaştırmaktır. Yenilenmek ve yeniden başlamaktır. Eskiyi bazen kenara bırakıp bir daha bakmamak, bazen de eskiyi arzulamak ve yeniyi hedeflemektir. 

Hicret, berekettir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek birçok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resulü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa, 4/100.) Ameller niyetlere göredir. Allah, kullarından zafer değil sefer ister. Amaca ulaşmayı değil amaç için çalışmayı ister. Hicret eden kişi elinden geleni yapmıştır. Hicret ettiği diyara ulaşsa da ulaşmasa da ulaşmış gibi karşılığını görecektir. 

Hicret, fedakârlık demektir. Allah için vermek ve feda etmek demektir. Dinini yaşamak için dünyasını bağışlamak ve ondan vazgeçmek demektir. Mala mülke bakmadan, kâr zarar hesabı yapmadan yola koyulmak demektir. Gerekirse bedel ödemek demektir. Tıpkı Suheyb er-Rumi’nin yaptığı gibi tüm kazancını hicret etmek için feda etmek demektir. Suheyb er-Rumi, Rabbinin rızası için tüm mülkünü Mekke’de bırakan ve onlardan vazgeçen bir tüccardı. Mekkeliler onun, malını da yanına alıp çıkmasına izin vermiyordu. Suheyb onlara bir teklif sundu: “Tüm malımı bırakırsam gitmeme izin verir misiniz?” Onlar da bu teklifi kabul etti ve Suheyb, Mekke’nin zenginliğini geride bırakıp Suffe ehlinden oldu. Varlığı bıraktı ve Mescid-i Nebevi’nin gölgesinde bir hayat sürdü. Yalıyı bıraktı, gölgeyi seçti. Evi ve bahçeyi bıraktı, mescidin duvarında gecelemeyi seçti. Maddi zenginliği bıraktı, fakir bir hayata geçti… (Maverdi Tefsiri, İbni Kesir, Bakara 207. ayetin tefsiri.)

Peki niçin? Bu fedakârlık niçindi? Allah’ın dinini yaşamak için bedel ödüyordu. Hem şehrini terk etti hem malını geride bıraktı.  Ama gözü arkada değildi. Hicret onun için bir onurdu. Allah Teâlâ onun bu davranışını kabul etti. Onun hakkında şöyle buyurdu: “İnsanlardan öylesi de vardır ki Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir.” (Bakara, 2/207.) 

Hicret kimi zaman özlemdir. Geldiğin diyarları özlemektir. Taşını toprağını özlemektir. Oradan gelen birini, geldiği yerin kokusunu taşıyor diye ayrıca sevmektir. Ona, terk ettiğin diyar hakkında sorular sormaktır. Gözyaşı akıtmaktır. Nitekim Resulüllah’ın (s.a.s.) Medine’yi sevmesi, Mekke’ye özlem duymasına engel olmamıştı. Mekke’den gelen Usayl, Mekke’den söz edince Resulüllah (s.a.s.) şöyle dedi: “Ey Usayl, yeter! Bırak kalpler sızlıyor!” 

Efendimiz, elli yılını geçirdiği şehrini özlemişti. Son on yılı Mekke’de zor, hem de çok zor geçmişti. Ama yine de gönüldür bu. Doğduğu, büyüdüğü, evlendiği ve yaşadığı toprakları
özlüyordu. 

Hz. Bilal ise Mekke’ye olan özlemini şöyle dile getiriyordu: “Acaba bir gün Mekke vadisinde etrafımı ızhır ve celil otları sarmış olduğu hâlde geceleyebilecek miyim? Bir gün Ukaz’daki Mecenne sularının başına varır mıyım? Şame ve Tafil sularını görebilecek miyim?” (Buhari, 1889.)

Düşünün ki Bilal’in Mekke’deki anıları, acılarından ibaretti. Defalarca ölümün kokusunu ensesinde hissetmişti. Öldü diye bırakıldığı olmuştu. Mekke’de bir köle olarak hayatını sürdürmüştü. Buna rağmen Mekke özlemi çekiyordu. Suyu olmayan Mekke’nin, merhameti olmayan Mekke’nin, kayalık ve dağlık Mekke’nin… 

Vatan sevgisi, toprak sevgisi, şehir sevgisi, ilçe, köy ve mahalle sevgisi budur işte… Hicret budur işte. Gittiğin yerde güzelce ağırlansan bile, dinini kolayca yaşasan bile doğduğun toprakları özlemektir. Allah Teâlâ kimseyi sevdiği topraktan mahrum eylemesin! Muhacire her şeyi verebilirsiniz, ona ev verebilirsiniz, iş verebilirsiniz, toprak verebilirsiniz. Ama onun toprağının yerine hiçbir toprak veremezsiniz. Onu bereketli topraklara koysanız da o, çorak toprağını ve yamaçtaki evini arzular… 

Hicret, Allah’ın iltifatına, övgüsüne, rızasına nail olmaktır. Hicretin belki de en güzel yönü budur. O’nu kazandıktan sonra kaybettiğin hiçbir şey için üzülmüyorsun. O’nun iltifatını aldıktan sonra hiçbir hakareti umursamıyorsun. O’nun rızasına nail olduktan sonra hiçbir yergiye aldırmıyorsun. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin dereceleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.” (Tevbe, 9/20.) 

Hicret, terk etmek demektir. Kötüyü bırakıp iyiye sarılmaktır. Kötülükten iyiliğe kaçmaktır. Haramlardan helallere kaçmaktır. Gayrimeşru işlerden meşru işlere kaçmaktır. Allah’ın yasaklarından uzak durmaktır. Bunları başarabilen, hicret ehlidir. Bu nedenle olsa gerek Peygamber Efendimiz “muhaciri” şöyle tanımlamıştır: “Muhacir, Allah’ın kendisine yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir.” (Buhari, 10.) Yine Peygamber Efendimiz hicret hakkında şöyle buyurmuştur: “Hicret iki çeşittir. Birincisi günahları terk etmendir. Diğeri ise Allah ve resulüne hicret etmendir. Tövbe kabul edildiği sürece hicret etmek kesintiye uğramayacaktır.” (Müsned, 1671.)

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

AİLE BOYU FETÖCÜ HALİL ÜNLÜ,AYŞE ÜNLÜ VE ARZU ÜNLÜ HAKKINDA YENİ GELİŞMELER

Yaklasik 50 senedir ülkemizin ve devletin her yaninin ahtapot gibi sarmîş olan FETÖ tekrar dirilis icin çabalıyor .Güvenlik ve kolluk birimlerinin amansiz mücadelelerine ragmen hala bitmeyen FETÖ ile ilgili örgüt ayakta durma mücadelesini sinsice vermeye devam ediyor.neredeyse hergün onlarca Fetö operasyonu oluyor .Bir türlü bitmek bilmeyen örgüt kan kaybetsede varligini sürdürmeye devam ediyor .50 sene boyunca Türkiye nin her tarafını, her kurum ve devlet yapısını bir örümcek agi gibi sarmalayıp ele geçiren FETÖ, yeniden ayağa kalkmaya calışıyor .15 temmuz hain darbe girişiminden sonra dağılma ürecine giren ve devlet kurumları kaybeden FETO ,kaybettiği eski gücünü ve itibarı gibi sarmalayıp ele geçiren FETO, yeniden ayağa kalkmaya calışıyor .Hain darbe girişiminden sonra FETÖ ,kaybettiği eski gücünü ve itibarını yeniden kazanmak için Altın nesil ve Yeniden Diriliş yapılanması içerisine girdi. Özellikle AKP iktidarına muhalif genç nesil FETÖ’nün sahte yüzüne hala kanmaya devam ediyor .Bu yeni yapılanmanın aktörlerinden Ünlü kardeşler Fetö adına yaptıkları sinsi eylemlerle dikkat çekiyor. Halil Ünlü, Ayşe Ünlü(Özcan),ve Arzu Ünlü (Kaplan) Özellikle genç nesli FETÖ içerisine çekmeye çalışan ve muhalif tarafın Z kuşağını hedef olarak seçen Zanlılar ve aynı mihvalde birlikte hareket ettikleri bir çok şüpheli şahıs hakkında açılan soruşturmalar tüm hızıyla devam ediyor. Türk polisinin ihbar ve gizli tanik beyanları sonucu harekete geçmesiyle Fetönün yeni Altın Nesil yapılanması ve Yeniden Diriliş oluşumu deşifre oldu.

.Gecen hafta birçok ilde yapılan FETÖ Operasyonunda onlarca FETÖ üyesi hakkında gözaltı kararı verilmiş ve büyük bir kısmı yakalanmış ve tutuklanmıştı. Cezaevinde bulunan Fetöcülerin ailelerine maddi ve manevi destek de verdiği polis kayıtlarına geçen Zanlılar hakkında tahkikat gizlilik doğrultusunda devam ediyor. Örgüt mensuplarından himmet adı altında para toplayan Zanlıların aynı zamanda örgütün haberleşme sistemi olan Bylock programını kullandıkları ortaya çıktı. Ünlü kardeşlerden özellikle Halil Önlü örgütün hala devam eden emniyet yapılanması ile sivil yapılanma arasında koordinasyon sağladığı ve İzmir in yeni Fetö imamı olarak örgüt içinde adının geçtiği iddia istihbarat kayıtlarına geçtiği iddia ediliyor

Continue Reading

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Çok Okunanlar