Connect with us

Gündem

Mükemmel Değilsin!

Ayşe Nur ÖZKAN
İstanbul Kadıköy Vaizi

Mükemmeliyetçilik son yılların vazgeçilmez trendlerinden biri. Sosyal medya, iş dünyası, çevremizdeki insanlar, öğretmenler, ebeveynler bizi daha mükemmel olma yarışı içine dâhil ediyor. Medyada sürekli pompalanan “Sen her şeyin en iyisine layıksın, kusursuz ol, mükemmeli ara!” ifadeleri sahip olduklarımızı görmezden gelmemize, hep daha iyisini istememize yol açıyor. Mükemmellik dünyasından içeri bir adım attığımız andan itibarense farkına varmadan ya tüketiyor ya da tükeniyoruz.

En mükemmeli olsun

Belki bu cümle sizin de kulağınıza çok hoş geliyor. Başarılı olmak hedeflerinize ulaşmak için mükemmel olmanın, mükemmeli talep etmenin gerekli olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat uzmanlara göre mükemmeliyetçiliğin beslediği “üstün olma arzusu, sıfır hata, katı kurallar” çoğu zaman sağlığımıza, ilişkilerimize zarar veren olumsuz bir durum olabiliyor.

25 yıllık klinik tecrübesinde mükemmeliyetçilik konusunda yardıma ihtiyacı olmayan tek bir hastasının dahi olmadığını ifade eden Dr. Dianne Grande’in itirafı, bu sonucu doğrular nitelikte. Virginia Üniversitesinde görev yapan Katie Rasmussen’e göre de mükemmeliyetçilik, bir salgının ve kamu sağlığı sorununun habercisi. Yaptığı araştırmalar her beş çocuk ve gençten ikisinin mükemmeliyetçi olduğunu gösteriyor çünkü.

Uzmanlara göre hayatta mükemmel olmanın en üst kriter olduğunu düşünen kişiler katı mükemmeliyetçilerdir. Öz değerlerini mükemmellik yolundaki başarıları belirler. Sadece kendilerine empoze edilen en yüksek standartlara ulaştıklarında değerli olacaklarını kabul ederler. Kişinin kendisine yönelik mükemmeliyetçiliği olarak tanımlanan bu durum, bazı bireylerde ise başkasına yönelik mükemmeliyetçilik olarak ortaya çıkar. Kendi belirlediği yüksek sınırlara çevresinin, ailesinin, eş ve çocuklarının da uymasını bekleyen bu kişiler yapılanları beğenmez, her şeyde bir hata bulurlar. Mükemmeliyetçiliğin bir diğer türü de sosyal odaklı mükemmeliyetçiliktir. Hayatında yer alan kişilerin kendisinden yüksek beklentileri olduğuna inandıkları için bu beklentiye zarar vermeme adına üstün performans sergilemeye çalışırlar. Çevresinden onay görmek ve takdir edilmek çok önemli olduğu için onların isteklerini karşılayamadıklarında sürekli depresif hisseder ve yargılanma korkusu duyarlar.

İnsanız, mükemmel değiliz

Daha iyiye ve daha güzele ulaşma çabası aslında Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği bir eğilimdir. Mearic suresinin 19. ayetinde Allah Teâlâ bu özelliğimizi hatırlatır bize: “Gerçekten insan tatminsiz yaratılmıştır.” Tatminsiz yaratılmak sahip olduklarımızla yetinmemek, hep daha fazlasını, daha iyisini, daha güzelini talep etmektir. Keşifler, gelişim, ilerleme, hayatımızdaki yeni icatlar bu eğilim sayesinde gerçekleşir. Bu eğilim olmasaydı kim bilir belki de ilk keşfedilen araçla yetinecek ilk kullanılan telefonla haberleşmeye devam edecektik.

İnsan hata yapan bir varlıktır. Hz. Peygamber’in ifadesiyle “Hata yapanların en hayırlısı tövbe edenlerdir.” (Tirmizi, Kıyamet, 39.)  Hata ve kusurlarımızdan öğrenmek, deneyimlerimizden tecrübeler devşirmek insan olmanın kaçınılmaz sonucudur. Her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam isabet kaydeden yalnızca Yüce Allah’tır.

Mükemmeliyetçi kişi tüketir, muhsin kişi üretir

Her şeyin en iyisini ve en güzelini yapma çabası çoğu zaman mükemmeliyetçilikle karıştırılır. En iyiye talip olarak “ihsan” bilincine sahip kişiler, yaptıkları her işten zevk alır. En büyük gayeleri Allah rızası olduğu için eleştirilmek onları kaygılandırmaz. Hayatın kontrol edilemez yanları olduğunu kabul eder tam ve kusursuz olmanın yaratıcıya mahsus olduğunu bilir, hataları deneyim ve tecrübe olarak görür. Mükemmeliyetçi kişiler ise sürekli tedirgin ve panik hâlindedir. En iyiye ulaşma çabası ve hataya tahammül edememe onları sürekli kaygı içerisinde tutar. Hata yapmaktan ve eleştirilmekten korkarlar. Bu durum fiziksel ve ruhsal problemlere yol açtığı gibi iletişim hatalarını da arttırır.

Hata yapmak ve bunlardan ders almak insan olmanın doğal sonucudur

Çok çalışıp kötü bir sonuçla karşılaştığımızda “Üzgünüm, hayal kırıklığına uğradım ama sorun değil, genel olarak iyi bir insanım.” diyebiliyorsak sağlıklı bir kişiliğimiz vardır. Ama hatalar karşısında “Hep başarısız oluyorum, çok daha iyi olmalıydım, yeterince iyi değilim.” şeklinde değerlendirmeler yaptığımızda benliğimize zarar verdiğimizi unutmamalıyız. Kendimize karşı acımasız olduğumuz bu durumlarda bizi rahatlatacak en değerli bilgiyi Peygamberimizden öğreniriz: “Eğer siz günah işlemeseydiniz Allah sizi helak eder ve yerinize günah işleyip peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9.)

Günah işlemek, yanlışlarımızdan dönmek, hata ve kusurlarımızın olacağını kabul edip onları iyileştirmeye çalışmak bizim insani yönümüzdür.  Sosyal ilişkilerimiz de bu insani yönümüzün varlığı ve gelişmesiyle zenginleşir.

Pratfall Etkisi

Araştırmalar mükemmellikten uzaklaştığımızda, hatalarımızı kabul ettiğimizde sevilme oranımızın da arttığını gösterir. Sosyal Psikolog Elliot Aronson tarafından yapılan ve Pratfall Etkisi olarak psikoloji literatürüne giren bir deney bize bu konuda ilginç sonuçlar veriyor.

Beynimiz hata yapanları, hatasına gülüp geçenleri, mükemmel olan ya da mükemmel olmaya çalışan kişilerden daha fazla seviyor.  

Deneyde iki farklı gruba sorular sorulur ve cevaplar ses kaydına alınır. İki grubun cevapları insanlara dinletildiğinde ikinci grubun daha çok sevildiği ve daha yüksek puanlar aldığı görülür. İkinci grubun sevilme nedeni ne olabilir dersiniz? İkinci grupta soruları cevaplayan kişiler ufak tefek telaffuz hataları yapmış, sakarlıklarını konuşmalarına da yansıtmıştır. Bu sakarlıklar onları dinleyen insanların gözünde daha doğal ve samimi bir iz bırakmıştır. Karşımızdaki kişinin de bir insan olduğuna dair bir iz. Tıpkı kendisini görünce heyecanlanıp korkan kişiye; “Sakin ol, ben de senin gibi Kureyş’ten, güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!” hatırlatmasını yaparak insan insana iletişimle gelişip uzlaşacağımız mesajını her daim veren Peygamber Efendimiz gibi.

Pratfall Etkisi olarak açıklanan deney elbette bize hatalar yapmamızı telkin etmez. Ama hata yapmanın insani bir olay olduğunu gösterir. “Her şeyde bir çatlak var, ışık oradan sızar.” der L. Cohen. Zayıflıklarımızı kabullenmek, hata ve kusurlarımızla barışmak, hayatın mutlak kontrolünün yaratıcıya has olduğunu idrak etmek bizi insan yapar.

Her şeyimiz tam ve mükemmel olursa faniliğimizi nasıl anlayabiliriz ki?

Varsın her şeyimiz tam ve mükemmel olmasın.

Biz kemale doğru yolculuğa çıkalım!

Her gün dünden daha iyi olmaya gayret edelim,

Kâmil insan olma çabası olsun hedefimiz,

Mükemmel olma değil!

Her günümüzü bir öncekinden daha iyi ve daha faydalı hâle getirelim.

Getirelim ki bu yolculuk hep devam etsin.

İyiye, güzele, kemale doğru…
 

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar