Connect with us

Gündem

Namazla şuur kazanır kul!

Dr. Kenan ORAL
DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (A’lâ, 87/14-15)

Yüce Yaratan’a ibadet etmek, O’na kulluk etmek ve niyazda bulunmak denilince namaz, ilk akla gelen ibadettir. Zira namazın Arap dilindeki karşılığı olan “salat”a sözlükler dua edip bağışlanma dileme, yalvarma ile rükû ve secdede bulunma manasını yüklerler. 

Gönül, dil ve bedenle kılınır namaz!

Bilinç yüklü bir kulluk vazifesidir namaz. Kalpten başlayıp dilde kıraat ve dua, bedende kıyam, rükû ve secdeyle kendini gösterir. Bu nedenle “tekbirle başlayıp, selamla sona eren, belli hareketlerin yapılması ve sözlerin telaffuzundan ibaret bedenî bir ibadet” şeklindeki tanım, namazın görünen yüzünü ifade eder sadece. 

Son asrın önemli müfessirlerinden merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın yaptığı tarif ise işte bu eksik yönü tamamlar: “Peygamberimizin uyguladığı şekilde yerine getirilen, kalp, dil ve bedenle birlikte yapılan bir ibadettir. (Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, 1/190-191.)

Gerçek manasıyla namaz insanın ruhu, zihni ve bedeniyle ihlas içerisinde Allah’ı anması ve övmesidir. O’nu zikretmesi, O’na tesbihte bulunması, sadece O’na sığınması ve yönelmesidir. Huzur-i İlahi’de kulluk bilincinin idrakine vararak hazır durmasıdır. Mümin, namazı kılarken bedeniyle Rabbinin önünde eğilir, O’nun yüceliği karşısındaki acziyetini fark eder; kalbiyle huşû/derin bir saygı duyar Allah Teâlâ’ya. 

Namaz ruh ve bedenden oluşan insana benzer. Kıyam, rükû, secde ve teşehhüt gibi hareketler dışarıdan bakanın gördüğü bir beden mesabesindedir. Bu esnada Müslümanın Allah’a karşı bütün kalbiyle hissettiği içten saygı, itaat ve huşu ise namazın ruhudur. İkisi de birbirine bağlıdır. Ne ruhsuz beden, ne de bedensiz ruh bu kulluk vazifesinin hakkını verebilir. 

Peygamberimizin duasından (Müslim, Zikir, 73/6906.) ilham alarak, “Allah’ım bizi huşu dolu kalple namaz kılan kullarından eyle!” diyerek yakaralım Rabbimize. 

Allah’a en yakın olunan andır namaz!

Kulun, Rabbi ile iletişim ve yakınlaşmasının eşsiz ve özel bir yoludur namaz. Allah Resulü (s.a.s.), namaz kılarken Allah ile kul arasında oluşan bağı ve iletişimi iki kişi arasındaki gizli, özel bir konuşmaya ve muhabbete benzetir. Bu nedenle namaz kılınırken geçirilen vakte daha çok kıymet verir namazın künhüne varan gönül erleri. Öyle ki o bereket dolu anlarda halis mümin, kendini Rabbine adar, dünya ve dünyalıkları geride bırakır. 

Dini ayakta tutan direktir namaz!

Namazın diğer ibadetler arasındaki yerini ve önemini en güzel Hz. Peygamber’in şu hadisi anlatır: “Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak), direği namaz, zirvesi ise Allah yolunda mücadeledir.” (Tirmizi, İman, 8/2616; İbn Hanbel, 5/231, no: 22366.) Bu hadiste namaz, Araplar arasında yaygın olarak kullanılan ve bilinen bir çadırın direğine benzetilerek anlatılır. Burada çadır İslam dininin bütününü temsil eder. Bu destek, yani namaz sayesinde o çadır ayakta durabilir. Aksi hâlde çadır, yere serilen bir bez parçasından ibarettir. Dolayısıyla İslam binası namazla kuvvet kazanır, olgunlaşır ve ayakta durur. Bu salih amel, insanı küfrün karanlıkları ile şirk girdabına düşmekten koruyan bir perde ve arada duran koruyucu bir barikattır aynı zamanda.  

Taşıdığı bu üstün özellikler nedeniyle olsa gerek tüm peygamberlerin yerine getirdiği ortak ibadet olmuştur namaz. Kulluğun merkezinde yerini almıştır. Hz. İbrahim’den Hz. Musa’ya, Hz. İsa’dan Hz. Zekeriya’ya, Allah’ın mesajını taşıyan tüm elçiler namazla çıkmıştır Rablerinin huzuruna.

Kıyamet gününde Allah’ın, kulları hesaba çekip soracağı ilk kulluk vazifesi namazdır. Kıyametin dehşetli ortamında bizi korkudan emin kılıp kurtuluşa ulaşmamamıza vesile olacak nur da odur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Arınan ve Rabbinin adını anıpnamaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (A’lâ, 87/14-15.)

Cennetin anahtarını şuurlu kılınan bir namazla elde edebileceğimiz müjdesini Efendimiz şöyle muştular: 

“Kim, rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine uyarak beş vakit namazı kılmaya devam eder ve bu namazların Allah katından gelen gerçek bir emir olduğuna inanırsa cennete girer.” (İbn Hanbel, 4/266, no: 18535.)

Günün her vaktini bereketli kılma fırsatı namaz! 

İnsanın kıymetini takdir edemediği, değerini anlayamadığı iki nimetten biridir vakit. (Buhari, Rikak, 1/6412.) Müslüman, gece ve gündüzün belirli vakitlerinde kılınması istenen namazları yerine getirmekle zaman bilinci ve zamanı yönetme becerisi kazanır. Dünyanın aldatıcı meşgaleleri arasında Rabbini hatırlar, namaz aralarında işlediği günahlar için bağışlanma fırsatı elde eder. 

Gönlü Rabbine bağlı kulun, bütün hayatını kuşatır namaz. O, tatlı uykusundan uyanıp sabahın secdesini ederek güne başlar. Gece ve gündüz meleklerinin birlikte şahitlik ettiği bu kıymetli vakitte. (İsrâ, 17/78; Buhari, Ezan, 31/648.) Güneş tepe noktasını geçince, işine dört elle sarılan Müslümanın yorgunluğunu atma, Rabbini ve nimetlerini hatırlama vakti gelir. Güneş tüm sıcaklığıyla vururken öğlen namazıyla madden ve manen serinler, rahatlar.

Güneşin etkisini azaltıp havanın biraz serinlemesiyle telaş ve koşuşturma içerisinde çalıştığı vakitlere özel bir vurgu vardır Kur’an’da. 

“Namazlara ve orta (ikindi) namaza devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.” (Bakara, 2/238; Tirmizi, Salat, 19/181.)

Bu ayetle ikindinin bereketinden mahrum kalınmaması, dünya telaşına kapılıp Allah’ın unutulmaması hatırlatılır insana. Efendimizin bu namaz için verdiği benzetme insanı dehşete düşürecek tarzdaydı: “İkindi namazını kaçıran kimse, sanki ailesini ve malını yitirmiş gibidir.” (Buhari, Mevakitü’s-salat, 14/552; Müslim, Mesacid, 200/1417.)

Gün bitip insanların yavaş yavaş evlerine dönmeye hazırlandığı vakti bereketlendirme fırsatı akşam namazıyla yakalanır. 

Günün yorgunluğunun atılma ve dinlenme vaktinde bu ümmet için bir üstünlük vesilesi kılınmıştır yatsı namazı. Mükâfatı eşsiz bu namaz, zamanı bereketlendirmek bir yana Müslümanın imanını ortaya koyup onda nifaktan eser bulunmadığına şahitlik eder. (Müslim, Mesacid, 252/1482.) Hz. Peygamber’in, “insanlar ondaki sevabı bilselerdi sürünerek de olsa kılmak için camiye gelirlerdi.” dediği vakittir o.  (Buhari, Ezan, 9/615; Müslim, Salat, 129/981)

Yatsıdan sonra kılınan üç rekâtlı vitir namazı, Allah Resulü’nün kızıl develerden daha hayırlı bir ibadettir muştusuyla karşılar bizi. (Ebu Davud, Tefrîu ebvâbi’l-vitr, 1/1418.) Kızıl devenin o dönemdeki Araplar için eşsiz değerdeki bir varlık olduğu bilinince bu benzetmenin kıymeti daha da iyi anlaşılır. 

Müminin bütün günü Allah’ın zikriyle bereketlenir. Böylece âlemleri yaratana yaklaşır, günahlardan arınır, O’nun rızasına ulaşır, cennetine kavuşur.

Müslümanları diriltir ve birleştirir namaz! 
İnsanlığın Hz. Adem’den beri var olan ibadet yeri Kâbe’dir. Allah’a teslim olanların birliğinin, aynı ufka baktığının, aynı hedefe yöneldiğinin sembolüdür Beytullah. Aslında yüzü ve bütün bedeniyle Kâbe’ye yönelmek, gönlünü, kalbini ve zihnini Allah’a vermek, yöneltmektir. Hz. Peygamber’in buyurduğu gibi:  “Sizden biri kıbleye yöneldiğinde, Yüce Rabbi’ne yönelmiştir” (Ebu Davud, Salât, 22/480.)

Kalbi imanla dolu kişi, her gün kıldığı beş vakit namazında diğer inanan kardeşleriyle o cihete yönelerek herkese şu mesajı haykırır: Biz müminler biriz, duygumuz bir, kimliğimiz bir, gücümüz bir, hedefimiz bir, ruhumuz tektir. Biz aynı binanın biri diğerine sımsıkı tutunan taşlarıyız. 

Sadece aynı ufka bakmaz müminler birliğini ve diriliğini göstermek için. Haftanın en hayırlı gününde bir araya gelir, birliktelik ruhu içerisinde kaynaşır. Bu kutlu gün cemaat ile kılınan Cuma namazıyla şenlenir, bereketlenir ve değerlenir. 

Bir gün değil her gün bir araya gelir Allah’ın evlerinde müminler. Bu yolda attığı her iki adımdan biriyle sevap kazanırken, diğeriyle günahları silinir. (Nesâî, Mesâcid, 14/706.) Cemaat olur mümin kardeşiyle. Omuz omuza verir hak yolunda, saf saf dizilir. Aralarına fitne ve bozgunculuk tohumu ekemez kimse. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla kardeşlik ve dayanışma ruhu olgunlaşır. İman dolu gönüller kenetlenir, “ben” değil “biz” bilinci kalplere nakış nakış dokunur. Bu diriltici ve ümmet yapan ruhundan olsa gerek “cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.” (Buhari, Ezan, 30/645.)

Mümine güç ve değer katar namaz!

Namaz, dünyanın türlü meşgaleleri arasında boğulan insanı huzura kavuşturur. Bir üzüntüyle ve sıkıntıyla karşılaştığında ona güç verir. Zor zamanlarda her türlü kederi gideren Rabbine onunla sığınır, yakınlaşır.

Gönül, dil ve bedenle kılınan namaz, kin, haset, hayâsızlık ve fenalık gibi manevi kirlere bulaşmaktan korur insanı. Nefsinin ilham ettiklerinin esaretinden kurtarır. Dünya hayatının süfli ve aşağılık durumlarına karşı bir zırhtır, bir kalkandır, takva numunesidir.  Yüce Allah, Kur’an’da bu hususu şöyle ortaya koyar: “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebût, 29/45.) Namaz, günde beş kere yıkandığı bir nehirdir Müslümanın.  Bu nehir onun üzerinde ne manevi kir bırakır ne de maddi. 

Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma, aralarındaki günahlara kefarettir.” (Müslim, Taharet, 14/550.) Hakkıyla kılınan namaz günah kirlerini temizler ve yaratılışın amacını her daim hatırlatır mümine. Müslümanı ahlaki açıdan olgunlaştırır, onu erdemli bir birey haline getirir. Bu kulluk vazifesini huşu ile devamlı ve bilinçli bir şekilde yerine getiren müminde ne nankörlükten eser kalır ne de cimrilikten. 

İnsan namaz sayesinde, olgun bir mümine; güzel ahlakı karakter haline gelen bir insan-ı kâmile; iffet ve dürüstlüğüyle, tıpkı rehberi gibi emin bir şahsiyete; İslam’ın gözde ve şuurlu bir temsilcisine ve mübelliğine dönüşür.

Dua ile:

“Rabbim! Beni ve neslimi namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur.” (İbrahim, 14/40.)

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar