Connect with us

Gündem

Öteki’ni kucaklamak

Merve Safa LİKOĞLU
Düzce Çilimli Vaizi

“Öteki” diyerek birçok kişiyi veya güruhu kastedebilirsiniz. Yolgeçen hanı gibidir bu kelime. Katman katman soyup istediğiniz anlama ulaşabilirsiniz. 

On yaşımdan önce okuduğum kitapları hatırlamıyorum. Birçok anım var, aylık sınıf dergilerindeki resimleri hatırlıyorum fakat kitaplarla ilgili bir hatıra bulamıyorum. Hâlbuki henüz birinci sınıfta peş peşe dizilmiş harfleri seslendirebiliyordum. Sanırım yazılanları sadece seslendiriyor, anlayamıyordum. On yaşımdan sonra ise evimizdeki kitaplık bana Temel İslam Bilimleri ve Dinler Tarihi ile ilgili bir ortam hazırladı. Hamurum pişerken karşımda Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi gibi hadis âlimlerinin eserleri de vardı. Onlardan süzülüp yazılmış tefsir eserleri de. En çok merakımı celbedenler ise Dinler Tarihi ile ilgili olanlardı. Fakat 90’lı yılların başına gelen bu dönemde dilimizdeki dinler tarihi kitaplarının sayısı sınırlı idi ve ben yeni bilgi ve duygulara aç bir çocuk olarak babamın alanı ile ilgili Fransızca kaynakları okumaya başlamıştım. “é” nasıl okunuyor, peki “è” nasıl okunuyor, e o zaman “ê” nasıl okunuyor gibi sorularıma yanıt olarak önüme kalın mı kalın mavi bir Fransızca Gramer kitabı konuldu. Epey kelime öğrendim fakat ilerlemedi. Çünkü okulda hem Arapça hem de İngilizce öğreniyorduk. Sanılanın aksine zeki biri değilim. Meraklı olduğum ise su götürmez bir gerçek. “Öteki”ne merakım da işte böyle başladı.

Dördüncü ve beşinci sınıfta öğretmenimin kitaplığında bulunan sınırlı sayıdaki kitabı bitirmiştim. Ömer Seyfettin dışında hiçbirini net hatırlamıyorum ki ona dair anılarım da epeyce travmatik. Kız kardeşime bakarken “Kaşağıyı kırsaydım suçu ona atar mıydım?” minik bir kuşa bakarken “ben de vapurda bir kuş öldürebilir miydim?” soruları uyanmıştı zihnimde. Öğretmenimin yabancı dili de Fransızca idi. Benim ona da zaman zaman söylediğim kelimeler üzerinden babamın yabancı dilini öğrenmişti ve şiddetle Fransız kolejine gitmemi bu sebeple de evvela test kitaplarına odaklanmamı istiyor ve “Yakmayın çocuğu” diyordu. Sadece gülümsüyordu annem ve babam. Bense o cümleyi gayet somut anlamıştım. Küçükken geçirdiğim küçük bir kaza sonucu oluşan yanık izinden dolayı öğretmenimin endişeli olduğunu düşünmüştüm. O sıralarda Anadolu Liselerine giriş sınavına girecektik yaşıtlarımla. İmam hatip lisesine gideceğim için ailecek pek de umrumuzda değildi bu sınav. İmam hatip lisesi o günlerde kendi içinde bir imtihan yapıyor, sınıfları ona göre belirliyordu. Onun için de bir test kitabı almış çözüyordum. Kalın mı kalın, saman kağıda basılmış koyu yeşil bir kitap. Fakat bir gün öğretmenimiz sınıftan iki kişi seçti. Kısa süreli hızlandırılmış bir kursa katıldık. Orada bir öğretmen bey tahtaya Doğu Edebiyatından belli eserler yazmıştı. Eve gelince babamın iş yerini arayıp “Kelile ve Dimne’yi almadan gelme baba” dediğimi gün gibi hatırlıyorum. Amak-ı Hayal, Mevlana, Yunus Emre, Nasıruddin Hoca, Karagöz ve Hacivat bana neler kattı acaba o yaşlarda? Ne kadarını anladım bilemiyorum.

İlkokuldan sonra İmam hatip lisesine başlayınca sınıfta bir kitaplık olmaması çok üzmüştü beni. Şimdi ne yapacaktım? Okulumuza henüz taşınıldığını, kitapların raflara dizildiğini bilmiyordum. Birinci katta, her öğrencinin sınıfına giderken görebileceği bir dersliğe “Kütüphane” levhasının asıldığını görmek ne mutlu etmişti beni! Size bir kart verirler. Üzerinde sınırlı sayıda kutucuk olur.

Kütüphane görevlisi ablaya ki son sınıflardan kitap okumayı seven bir kişidir bu, o kartı verirsiniz. O kitabın üzerindeki kodu karta yazar, kartı ve kitabı size verir. Kitap biter ve döngü tekrarlanır. Benim kartımın önce kutucukları, sonra kenarındaki boş yerler, sonra da arka yüzü doldu. İri iri yazıyorlardı da kızıyordum. Ya kartım dolunca bana kitap vermezlerse? Sonra bana başka bir kart verdiler.

Bu böyle devam etti. Bir şey arıyordum ama ne? Bir bilgi, bir duygu. Başka bir şey. O kitaplık bana klasikleri ve güncel macera romanlarını kazandırdı. Başımda biri durup bunu oku dediğinde de okuyordum ve beğeniyordum evet, fakat kitapları karıştırıp satırları beni heyecanlandıran bir kitabı almak da başka heyecanlıydı.

Klasikler, macera ve bilim kurgu kitapları başka dünyalar açıyordu zihnimde. “Öteki”ne olan merakımı daha da arttırıyordu bu. Kapısını kilitlemeyen, evine gelen hırpani adamdan şüphe etmeyen, işler olacağına varır diyen bir rahip, gizli görevlerle farklı gezegenlere giden bir astronot, savaştan yıllarca dönmeyen eşini bekleyen bir kadın…

Kapılıp gitmiyordum çünkü annem kazanılan ücret bağışlamak üzere mantı günü kuruyordu evde. Cuma Kur’an’ında herkes bir poşete saklı gizli biraz para sıkıştırır, o para ile un ve kıyma alınırdı. Herkes evinden biraz soğan, tuz, baharat ve yağ getirirdi. Bir sabah erkenden bizim evde bir araya gelinir akşama kadar mantı yapılırdı. O gün yaşanan en dikkat çekici şey ise canları mantı çektiğinde kendi pişirdikleri mantıdan birer tabak yedikten sonra parasını ödemeleri idi. Babam ise Fakültedeki hocaları bizim eve davet eder, çay içilir, tefsir dersi yapılırdı. Hanımlar kapının önünden rahat geçsinler diye kapı sıkı sıkı kapatılırdı. Fakat ben kapıyı duyabileceğim kadar açar, onların bir kelime üzerinde yirmi dakika konuşmasını hayranlıkla dinlerdim. Bir sefer başka bir hocanın evindeydik. Büyük ikram hazırlığı vardı. Sanırım o evin dedesinin sene-i devriyesi idi. Hanımlar kollarını yukarı çekmiş bir oraya bir buraya gidiyor. Kimi çocuğunun peşinden koşuyor, kimi tabak hazırlıyordu. Tabaklar sinilere koyuluyor, kapı tıklanıyor, evin babası kapıyı hafif aralıyor. Hanımlar mutfağın kapısını kapatıyor, evin babası o siniyi kapının önünden alıyordu. Kapıyı açarsam bu işleyiş bozulacaktı. Babamların olduğu odada da durmaya çekiniyordum. Hava sıcaktı. Pencereler açıktı. Dersin olduğu odanın yanındaki pencereden dinlemiştim dersi. Bunlar benim ayağımı sabit tutuyordu. 

Öteki ile beriki arasında uçurumlar var sanıyor ve “öteki”ni çok merak ediyordum. Bu bir sorun olmadı çünkü annem, babam ve çevrem oradaydı. Çocuklarım “öteki”ni çok merak ediyor. Bu bir sorun olmayacak inşallah çünkü anne babaları ve çevreleri burada. Çıkan reklamları beğenmediğimiz bir uygulamayı birlikte siliyor, yeni bir oyun bulup birlikte oynuyoruz. O filmi beğenmediğimizi söylüyor ailecek izlenecek bir film buluyoruz. Sıkılıyorlar, sıkılabilirler. Buna hakları var, bu haklarını ellerinden alamayız. Evimizin işini yapıyor, geziyor, ders çalışıyor tekrar sıkılıyoruz. Her sıkılmak kalbimizi genişletiyor. Diyelim sıkılınca aşk ile Hû!

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Gündem

FETÖCÜ Erkan BOZKURT SIRRA KADEM BASTI

FETÖ ile ilgili neredeyse hergün onlarca operasyon oluyor .Bir türlü bitmek bilmeyen örgüt kan kaybetsede varligini sürdürmeye devam ediyor .50 sene boyunca Türkiye nin her tarafını, her kurum ve devlet yapısını bir örümcek agi gibi sarmalayıp ele geçiren FETÖ, yeniden ayağa kalkmaya calışıyor .15 temmuz hain darbe girişiminden sonra dağılma sürecine giren ve devlet kurumlarında kan kaybeden FETÖ ,kaybettiği eski gücünü ve itibarını yeniden kazanmak için Altın nesil ve Yeniden Diriliş yapılanması içerisine girdi. Özellikle AKP iktidarına muhalif genç nesil FETÖ‘nün sahte yüzüne hala kanmaya devam ediyor .Bu yeni yapılanmanın aktörlerinden biri de Erkan BOZKURT . Özellikle genç nesli FETÖ içerisine çekmeye çalışan ve muhalif tarafın Z kuşağını hedef olarak seçen Zanlı ve aynı mihvalde birlikte hareket ettikleri bir çok şüpheli şahıs hakkında açılan soruşturmalar tüm hızıyla devam ediyor. Türk polisinin ihbar ve gizli tanik beyanları sonucu harekete geçmesiyle Fetönün yeni Altın Nesil yapılanması ve Yeniden Diriliş oluşumu deşifre oldu .Gecen hafta birçok ilde yapılan FETÖ Operasyonunda onlarca FETÖ  üyesi hakkında gözaltı kararı verilmiş ve büyük bir kısmı yakalanmış ve tutuklanmıştı. Cezaevinde bulunan Fetöcülerin ailelerine maddi ve manevi destek de verdiği polis kayıtlarına geçen   Zanlının bugün Evinde yapılan aramada örgüt mensupları için paketlenmiş gıda ve yine döviz bazında bir miktar para ele geçirildi. Örgüt mensuplarından himmet adı altında para toplayan Zanlı henüz bulunamadı.

Continue Reading

Gündem

PKK-HDP DESTEKÇİSİ Ümit BİLİR SIRRA KADEM BASTI

1980’li yıllardan sonra dağda başlattığı Silahlı direnişi 1990 lı yıllarda kırsala taşıyan ve siyasi örgütlenmeye giden PKK, dönem dönem yeni isimlerle kurulan kürt kökenli siyasi partilerin destekçisi oldu.

Son zamanlarda kurulan HDP de bir siyasi parti gibi görünsede ,terör örgütü PKK nin siyasi kanadı gibi calışıyor .Son zamanlarda HDP üyesi olup da PKK ile maddi ve manevi bağları olan bir çok kişi hakkında soruşturma açıldı. Kolluk kuvvetlerince ve istihbarat ekiplerince yapılan teknik takip ve araştırmalarda Ümit BİLİR isimli şahsın yurt dışına çıkmadan önce Türkiye de Cezaevinde olan PKK yandaşlarının ailelerine maddi ve manevi destek verdiği ortaya çıktı. Neredeyse bu terör örgütü yandaşlarının kiralarını bile ödeyecek kadar aralarında sıkı bağ oluştuğu anlaşılan Ümit BİLİR in evinde yapılan Jandarma baskınında çok sayıda örgütü destekleyici kitaplar, broşürler, Yardım kolileri ve bir miktarda para ele geçirildi. Pkk tandaslı gösteri ve yürüyüşleri organize ettiği, PKK ve HDP arasında iletişim sağladığı, Türkiye Cumhuriyetini ve Cumhurbaşkanını aşağılayıcı söylemleri slogan olarak kullandığı ve sosyal medyada Devleti ve iktidar partisi AKP yi aşağılayıcı miting ve gösterilerde aktif rol aldığı anlaşılan sırra kadem basmıştı.Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılan zanlı hakkında Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Yakalama kararı çıkarıldı. Türk istihbarak ekiplerince Avrupada yapılan çalısmada zanlının izine Belçika da rastlandı.Belçika daki kürt festivallerinde görüntülenen zanlının Türkiye aleyhine organize edilen gösterilerin de neredeyse mimari oldu. HDP ve PKK kardeşliğinin en bariz örnegi olan zanlı ve diger örgüt mensuplarının kirli ilişkiler ağı bir bir çözüyor. Son zamanlarda örgütün dağ kadrosuna yapılan operasyonlarda çok büyük başarı sağlanmış ve örgüt büyük ölçüde dağ ve kırsalda tasviye edilmişti. Sağ olarak ele geçirilen militanların yargılamaları devam ederken örgütün şehir içi yapılanması,Yurtdışı yapılanması ve siyasi ayağı aktif olarak eylemlerine devam etmekte .Doğu ve güneydoğu bölgesinde özellikle genç neslin örgütsel faaliyetler içerisinde bulunuyor olmaları tehlikenin boyutunu gösteriyor aslında.

Continue Reading

Çok Okunanlar