Connect with us

Gündem

Mehmet Hadi Duran: “Musiki, Allah’a ulaştıran vasıtalardan biridir.”

Mehmed Feyzi KILINÇ

İslam’ın estetik anlayışının bir tezahürü olarak ortaya çıkan Türk dinî musikisinin öneminden ve insan üzerindeki tesirinden kısaca söz eder misiniz?  

Türk dinî musikisinin kaynağı öncelikle aşk ve muhabbettir. Musikinin insanı kuşatan bir sanat olduğunu da düşünürsek bizatihi kendisinin değil ne için ve hangi amaçla icra edildiğinin farkında olmalıyız. İbadetini ve sosyal hayatını bir estetik duyguyla bezeyen medeniyetimizin musiki özelinde, İslam kültürüne kattığı birçok değer vardır. Bu kadim medeniyetin etkisi ve birikimi ile doğduğu anda kulağına okunan ezanla başlayan musikiyle yaşama keyfiyeti, yine kulağına gelen güzelim ninnilerle, manilerle bezenir. Okul çağlarında öğrendiği ilahilerle, mübarek gün ve gecelerde dinlediği mevlitlerle, ramazan ve bayram günlerinde gür seslerle okunan tekbirler ve salavatlarla ve musallada namazı beklenirken okunan hüzünlü salalarla her türlü duyguyu, hüznü sevinci yaşar ve hisseder. Dolayısıyla musikinin insan üzerindeki tesiri ruha olur. Malzemesi cismani değil ruhani olan musiki gönülde demlenir, oradan süzülür; insanların gönüllerine hitap eder, gönüllerindeki duygu dinamiklerini harekete geçirir. Kimi insanın gönlünde ince bir hüzün kimi insanın gönlünde de bir neşe, coşkunluk oluşturur.

Cami musikisinde herhangi bir çalgı aleti kullanılmadığından ses ve makamlar çok önemli bir yer tutmaktadır. Hangi makamın hangi vakte uygun olduğu nasıl belirlenmiştir?

Ses ve işitme zaten musikinin olmazsa olmaz iki unsurudur. Musikide her makamın insana farklı bir istikamet ve duygu verdiği de muhakkaktır. Fakat bu konu, ayrı bir ihtisas işidir. Her makamın kendi içinde bir neşe, hüzün ve sekinet ihtivası mümkündür. Burada önemli olan mekânın, zamanın ve sürenin doğru ayarlanmasıdır. Mesela sabah ezanlarının saba makamında okunması konusu tartışılabilir. Bu makamın kendine has bir dinginlik ve huzur verdiği muhakkaktır. Fakat namaza kaldırılma mevzu bahis ise teknik olarak ifadeyle inici özelliği olan acemaşiran, eviç gibi makamlar da tercih edilebilir ki ben bu makamları sabah ezanının bazı cümlelerinde kullanmaya gayret ediyorum. Diğer vakitlerde okunan ezanlar konusunda da yorum farklılıkları söz konusudur. Burada önemli olan ve ecdadın vermek istediği asıl mesaj bence günün beş ayrı vaktinde beş farklı duyguya sahip olan insana “Merak etme seninle birlikte olan bir Rabbin var.” diyerek bu kutlu çağrıyı onun duygularıyla pekiştirme gayesine matuftur. Yoksa sabah saba, öğle uşşak, ikindi rast, akşam segâh, yatsı hicaz diyerek konuyu daraltmamak gerekir diye düşünüyorum.

Osmanlı döneminden bugüne İstanbul’da zirvelerini yaşayan Türk musikisine has bir ezan okunma tavrı gelişti. Büyük hocalarımızın da bu tavrı benimsemesi ve korumaya çalışmasındaki hikmet neydi ve sizin bu konudaki görüşünüz nedir?   

Bu tavrı benimseme ve koruma gayretinin, Cinüçen Tanrıkorur’un “Ben sana bunu bildirdim. Sen neden senden sonrakilere aktarmadın?” sualine muhatap olmamak için olduğunu söylemek isterim. Makamların tertibini, olgunlaşmasını ve en rafine hâle gelmesini sağlayan Osmanlı’dan kalan bu emanete bigâne kalamayız. Bu tavır, bizim asli bir kimliğimiz hükmündedir. Eğer bu tavrı koruyamazsak biz, biz olabilir miyiz? Hocalarımızın da hassasiyeti ecdat yadigârı bu kültür ve birikime sahip çıkmaktı. Bence bu zenginliğimizin farkında olarak onlardan kopmadan kendimizi geliştirmeliyiz. Kültür ve sanat hayatının dejenere olduğu bir devirde kökü ve mazisi derya gibi geniş bu zenginliği ucuz basit şeylerle heba etmemeliyiz. Sadece ezan değil cami musikimizin hemen her formunda ciddi bir çalışma başlatmalıyız. Taklitçilik gibi ucuz ve kolay işlerden uzak durup kadim geleneğimizin güzelliklerini koruma, yeni nesle aktarma ve önemini kavratma ana gayemiz olmalıdır.

Hafız İlhan Tok, Yusuf Gebzeli, Ruhi Kalender ve Nuri Özcan gibi musiki alanında önemli hocalardan dersler aldınız ve siz de birçok yerde musiki dersi verdiniz. Türk musikisinde bir eğitim sistemi olan “meşk”in yeri ve öneminden bahseder misiniz?

Hem okullu hem de alaylı olarak kendimi bu sahada çok şanslı addediyorum. Hayatta olan hocalarıma sıhhat ve afiyet, vefat eden hocalarıma da rahmetler niyaz ediyorum. Meşk; dinî musikide en önemli eğitim aracıdır. Amacı hocadan fem-i muhsin yoluyla alınan tavır ve yorumun önce hafızaya kaydedilmesi, sonra da bunun yorumlanarak aktarılmasıdır. Yani fem-i muhsin bir nevi ağız terbiyesidir ki bunun en güzel yolu da meşk’tir. Meşk yoluyla tavır ve ağız terbiyesinin yanı sıra verilen en önemli unsur duygudur. Talebe musikiye dair pek çok bilgiye, okuyuş ve tavırlara günümüz imkânlarını kullanarak ses ve görüntü kayıtlarıyla ulaşıp hafızasına kaydedilebilir. Bu, bir nebze de olsa başarı getirir. Ancak hocanın bizzat yüz yüze bir eğitimle talebenin hatalarını düzeltmesi, eksiklerini söylemesi, yeni dersini vermesi ve seviyesini tespit etmesi son derece önemlidir. Söyleşinin başında da zikrettiğim gibi kaynağı aşk ve muhabbet olan musikinin eğitiminde meşk, olmazsa olmazdır.

Din hizmetinde bulunan görevlilerimiz, mesleklerini icra ederken musikiden nasıl faydalanabilirler, musikinin meslekî gelişimlerine ne gibi katkılar sağlayacağını anlatır mısınız? 

Diyanet İşleri Başkanlığı din hizmetinde bulunan din görevlilerimize yönelik musiki eğitimleri vermektedir. Bu kurslarda dersler vermiş biri olarak dinî musiki, mesleki açıdan kendilerine camide ya da herhangi bir mecliste okunan Kur’an-ı Kerim’in usul ve kaidelerine uygun bir şekilde okuyabilmeyi, Allah’la buluşmaya çağrı ve davet olan ezanı en güzel şekilde icra edebilmeyi, namaz esnasında imameti ve müezzinliği düzgün yapabilmeyi sağlar. İnsanlara seslenilen bir görevi icra etmeleri sebebiyle de onların ruhuna tesir edebilmek için seslenenin doğru bir musiki bilgisine ihtiyacı kaçınılmazdır. Bize düşen vazife bu sahadaki eksiklerimizi gidermektir. Vazifesinin yarıdan fazlasını sesiyle icra eden din görevlisi kardeşlerimin bu sahada ihmalkâr davranmaları pek affedilecek bir tutum ve davranış değildir. “Allah yaptığı işi güzel yapanı sever.” diyen bir peygamberin ümmeti olarak artık bu konuya ciddiyetle bakmamız gerekmektedir. 

Mehmet Hadi Duran, kimdir?

Mehmet Hadi Duran, 1970 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Üsküdar’da tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 1994 yılında mezun oldu. Kur’an eğitimini Hafız İlhan Tok’tan aldı. Hafız Yusuf Gebzeli ile mevlit çalıştı. Musiki eğitimine Ankara’da Ruhi Kalender ve İstanbul’da Nuri Özcan ile devam etti. Aziz Mahmud Hüdayi, Marmara Türk Müziği Topluluğu ve Name İstanbul gibi musiki topluluklarıyla yurt içinde ve yurt dışında birçok programa katıldı. 24 Temmuz 2020 Cuma günü yeniden ibadete açılan Ayasofya Camii’nde görevini sürdürmektedir.

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar