Connect with us

Gündem

Allah kendini övüyor mu?

Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ

Kafama takıldı hocam, Allah neden Kur’an’da kendisini övüyor ya da bizim övmemizi istiyor? Hâlbuki övmek ve övünmek insanlar arasında iyi görülmez. Övünen insana da iyi gözle bakılmaz. İnsanlar arasında durum buyken neden Allah kendisinin övülmesini istiyor? Hem ilginç hem de “Daha nelerle karşılaşacağız?” dedirten bir soru. Bu soruyu soran, ya işin dalgasında ya önyargılı ya da armutla elmayı birbirine karıştırmış. Ama neticede dolaşımda olan bir soru. Her ne kadar bazıları için dediğiniz geçerli olsa bile bir kısım saf zihinler bu sorulardan etkileniyor. 

Eh yani, sen de haklısın. Zaten bu soruyu soranların çoğu cevabını merak ettiğinden ya da kafasına takıldığından değil, kafa bulmak veya zihin bulandırmak için soruyor. Hatta bu tipler bırakın cevabı merak etmeyi, verilen cevabı okuma ve anlama zahmetine bile girmezler, düşünme dürüstlüğü göstermezler.

Bu biraz aşırı yorum olmaz mı? Neticede insanlar merak ediyor ve soruyorlar.

Ben de merak ettim ve özellikle bu soruyu soranların sitelerine gittim ve biraz gezindim. İnsanlık adına üzüldüm desem, abartmış olmam. Her cümlenin sonunda bir sövgü. İfadeler perişan ve pespaye. Eğer kendileri de ifadeleri gibiyse, eyvah insanlıklarına! Konuştukları zaman mangalda kül bırakmazlar, dindarların bir sürü olumsuzluklarını sıralarlar. Nedense başkalarının gözündeki çapağa takılanlar, kendi gözlerindeki çöp yığınını göremiyorlar. İnci namı altında bir sürü dışı küf içi kof laf kalabalığı üretiyorlar.

Onları geçelim hocam! Derdimiz samimi insanlar. 

Tam da dediğin gibi! Derdimiz, samimi insanlar. Zaten Kur’an “iyiyi kötüyü bilen ve kötülüklerden sakınan kimseler için rehber olduğunu” (Bakara, 2/2.) bildirir. Demek ki, kendini bilmeyen, iyiyi kötüyü ayırt etme zahmetine girmeyen, ahlaki değerleri tanımayan modern tabirle nihilist kişiliklere söylenecek bir söz yok. Söylesek de kıymeti olmaz. Anadolu tabiriyle bir kulaklarından girer diğerinden çıkar. Öyleyse meselemiz samimi insanlara hak ve hakikati anlatmak. 

Meseleye gelirsek, böyle bir yargıya nasıl gider insanlar?

Bazı kişiler, Kur’an’ın üslubunu anlamadıkları gibi tercümelerini de önyargıyla okuyorlar. Dolayısıyla anlamak yerine kafalarında oluşturdukları fikirleri Kur’an’a giydiriyorlar. Hâl böyle olunca ortaya alakasız kıyas yani armutla elmayı birbirine karıştırma görüntüsü çıkıyor. 
Öyleyse, öncelikle konuyu netleştirmek gerek. Allah’ın kendisini övmesi ne demek? 

Türkçe sözlükte övmek, “Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek” demek. Methetmek, övgünün eşanlamlısı. Arapçada sena ve fahr da bu anlamda. Türkçede iftihar kalıbı kullanılır. Dilimizi kısırlaştırdığımız için eşanlamlı ve yakın anlamlı kelimeler neredeyse kayboldu. Her şeyi tek kelimeyle ifade eder olduk. Kur’an’da Allah için ne medih ne sena ne de fahr kelimeleri kullanılır. Sena kelimesi bazı hadislerde geçer. Öyleyse Kur’an’da medih yani methetmek anlamında salt övgüyle karşılayabileceğimiz bir kavram yok. Dolayısıyla Yüce Allah’ın salt övgü istemesinden bahsedilemez.

Peki, Kur’an’da bu yargıya sebep olan kavram hangisi?

Kur’an’ın meallerinde çoğunlukla “Elhamdü l’illah” deyimindeki hamd kavramı övgü olarak tercüme edilmiş. Hâlbuki hamd, medih, fahr ve sena gibi tam olarak övgü anlamında değil. Övgüyü aşan ve Yüce Allah’ın aşkınlığını, birliğini, hiçbir şeye ihtiyaç duymadığını ifade etmesinin yanı sıra bütün var olanların O’na muhtaç olduğunu bildiren bir kavram. Bu yüzden yaratılmış bir varlığa yönelik hamd ifadesi pek kullanılmaz. Onlar için ancak medhetmek yani yalın övgü söz konusu olabilir. Öyleyse Allah’a hamd etmek, salt övmek değil; Allah’ın yüceliğinin, aşkınlığının, her şeyi var etmesinin ve var ettiklerine nimet vermesinin bilincine varmak; karşılığında saygı duymak ve teşekkür etmek. Çünkü Allah’ın dışındaki her varlık bir şekilde muhtaç. Bu muhtaçlık, hem var olma hem de varlığını sürdürme bakımından. Yüce Allah ise hiçbir şekilde kendi dışındaki bir varlığa muhtaç değil. Bu yönüyle hamd edilmesi yani kusursuzluğunun, üstünlüğünün ve aşkınlığının ifade edilmesi doğru ve gerçek. Bütün varlıkların ihtiyaçlarını karşılaması dolayısıyla gerçek anlamda teşekkür de O’nun hakkı. İnsan hamd etmekle, hem yaratıcısı olan Allah’ın kadrini bilmiş, hem de nimetlerine teşekkür etmiş olur. 

Bunun eleştirilecek bir tarafı yok. Peki, övmekle ilgili olumsuzluk nereden geliyor?

Bunun sebebi insanın kendisi. İnsan övülmeyi seven ve hatta bunu isteyen bir varlık. Övgü gerçeğe tekabül etse sorun olmaz. Ancak çoğu zaman övgü istekleri ve yapılan övgüler tam gerçeği yansıtmadığından ortaya olumsuz bir görüntü çıkmakta. Bir de buna kişinin kendisini övmesi, halk tabiriyle övünmesi eklendiğinde olumsuzluk daha da artmakta. Zaten kendisini bilen insanlar övmekten ve övünmekten kaçınırlar. Çünkü ne kadar iyi ve üstün özelliklere sahip olsa da bir insanın tümüyle eksiklikten kurtulması imkânsız. En başta ihtiyaç duyma eksikliği. Hava, su, yiyecek gibi maddelere ihtiyaç duyması; yalnız kalamaması, çevresinden müstağni olamaması…

Hâl böyle olunca evrendeki varlıklar birkaç yönüyle iyi ve üstün özelliklere sahip olsa bile birçok yönden eksik.  Öyleyse Allah’ın dışındaki varlıklar için övgüler çoğu zaman gerçeği yansıtmıyor. Böyle olduğundan övgüye olumsuz anlam yükleniyor.

Tam da öyle. Başta insanlar olmak üzere çevremizde gördüğümüz bütün varlıkların birçok güzelliğinin yanında bir o kadar da olumsuzlukları bulunmakta. Öyleyse insanlar arasındaki bu gibi olumsuzlukları Allah’a yansıtmak ve O’nu insan ile kıyaslamak birinci hata. İkinci hata ise maalesef Türkçeyi kısırlaştırdığımızdan hamd kelimesinin salt övgüyle karşılanması.

Demek ki Kur’an’daki hamd kelimesinde övmekten çok şükretmek baskın anlam.

Doğru. Hamd ederken insan, aşkın ve kâmil bir varlık karşısında hem kendi varlığını tanımış ve muhtaçlığını kavramış hem de Yüce Allah’ın verdiği nimetleri anmış olur. Bununla insan olma bilincine varır, sınırlarını ve sorumluluklarını bilir. Bu bilinçle Allah’a şükreder. Hatta bu nezaketini insanlar arasında da gösterir. Nitekim Rahmet Peygamberi “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez.” (Tirmizi, Birr, 35.) buyurmuş.   

İnsanların bir kısmı, şükürde bulunmayı ve teşekkür etmeyi gereksiz görmekte. Çünkü Allah’ın teşekküre ihtiyacı olmadığı düşüncesinde. 

Kesinlikle doğru. Allah’ın teşekküre ihtiyacı yok ama insanların ihtiyacı var. Çünkü Yüce Allah yarattığı insanların iyi ve güzel varlıklar olmalarını ister. Bunun zorla değil, gönülden yapılmasını murat eder. İyilik karşısında teşekkür etmek, insan için büyük bir güzellik. Teşekkür etmemek ise nankörlük. İşte Yüce Allah Kur’an’ın ilk suresi Fatiha’dan itibaren kullarının hamd etmesini, bir ihtiyacının karşılanması veya bencilliğin gereği değil, var ettiği insanların iyi ve güzel olmaları için istemekte. Yapmayanın da dünyada tepesine vurmamakta. Ama kötü insan olmanın bir bedelinin de olması gerek. Nitekim insanların iyiliklerine sözle olsun bir teşekkürü fazla görenler, toplum içinde nankör diye anılır ve hatta onlardan uzak durulur. İnsanların nankörlere bu şekilde davranmaları hatalı değil, bizzat o kişiler hatalı. Yüce Allah adaleti gereği verdiği bunca nimete teşekkür etmeyen kuluna tabi ki soracak. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Bu gizli saklı, sürpriz veya tuzak değil. Yüce Allah, indirdiği Kitabında ve gönderdiği Peygamberi vasıtasıyla bu gerçeği açık seçik bildirdi. Allah’ın rahmetinin yanında bir de adaleti var. Çünkü adaletin olmadığı yerde rahmetin değeri anlaşılmaz. Adalet; yoldan çıkan, yaratıcısını tanımayan, iyilik yapana bir teşekkürü çok gören nankörler için. Rahmet ise  kendini bilen ve Rabbini tanıyan güzel insanlar için. Bunların hepsi gerçek ve gerçekleşecek. Güzel insanların rahmete erdiği, nankörlerin adalete hesap verdiği bir gün olacak.

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar