Connect with us

Gündem

Müslüman, insanlığı vahşilere inat yaşatandır

Prof. Dr. Adnan Bülent BALOĞLU

İzmir depreminde Elif ve Ayda bebeklerin kum ve moloz yığınlarının altından sağ salim kurtarılma anlarında yüreklerimiz coştu, gözlerimiz doldu. Hayata mucize eseri yeniden tutunan bebeklerimiz kahraman kurtarıcılarının insanüstü gayretleriyle günışığına kavuştular ve aramıza döndüler. Zifiri karanlığın bağrında, tonlarca molozun altında dört gün boyunca açlığa ve susuzluğa direnen, uzatılan ilk eli başparmağından sıkıca kavrayan Ayda bebeğin köfte ekmek isteyişi, eminim ki 2020’nin en saf, en masum isteği olarak kulaklarımızda hep çınlayacaktır. Diğer taraftan Ayda bebek anneciğini ne yazık ki bir daha göremeyecek, çünkü tüm sadelik, yalınlık ve soğukluğu ile aralarına giren ölüm onları birbirinden kopardı. Depremde vefat eden Ayda’nın annesine ve bütün kardeşlerimize Allah rahmetiyle muamele eylesin.    

Durak yeri yüzünden sopalarla kavgaya tutuşan vahşileri izlerken de tüylerimiz diken diken oldu. Çünkü gözü karartıp öfke ve kin seliyle birbirine kaynayan kavgacılardan birinin elinde bir balta vardı. Şiddet ve vahşetin yasasının sevginin yasasına galebe çaldığı bu dehşet dakikaları sevgi, şefkat, merhamet duyguları insan yüreğini terk ettiğinde doğacak zarar ve yıkımın derecesi hakkında bizlere yeterince ipucu sunuyordu. Kuşbakışı bakan birinin bu insanların üç günlük dünyada neyi paylaşamadıklarını anlaması zordu. Anlam ve amaç dünyası buharlaşınca rotasını şaşıran hayatlar hayvani dürtülerine de esir olduğunda insani ve vicdani sınırlar yerle bir olur. İnsanlığın her geçen gün daha fazla gömüldüğü yozlaşma bataklığı insan hayatının özü olan ve onu yöneten sevgiyi yok ederken doğan boşluğu yoğun bir kin ve nefret sisi kaplar. Hırslarına gem vuramayanların şiddet ve barbarlığın kapanına kapılmaları anlık bir meseledir. Onlar vurup kırmanın, yakıp yok etmenin her an her saniye hazır kıta eri olabilirler. Şehrin ortasında elinde baltayla dolaşan biri dalaşmaya, kavgaya zaten teşnedir. Bu gibiler, normal ve akıl sağlığı yerinde imiş gibi aramızda dolaşan ama birkaç tahtası kırık tehlikeli varlıklardır. Nerede ne zaman ve kime bulaşacakları meçhuldür. Allah bunların şerrinden cümlemizi korusun. 

Görüntülerde bir mandırada süt kazanına girip türkü eşliğinde süt banyosu yapan bir vicdansızı da gördük ya artık ölsek de gam yemeyiz! Sizi bilmem ama şahsen benim nutkum tutuldu. Ahlak ve insanlıktan soyunmuş vicdanlara söylenecek tek söz bulabilen beri gelsin, zira katran karası vicdanlara söz ve nasihat kâr etmez. İyiliklerin, güzelliklerin, doğruların dünyasından teğet geçen bu gibilerin sayısında gözlenen artış, geleceğimiz adına endişe verici bir durum arz ediyor. Bu kişiler sınır, kural, dur, durak tanımazlar; lügatlerinde insaf, vicdan, iz’an kelimeleri yoktur; Allah korkusu nedir bilmezler. Ahlaksızdırlar, değerleri ters yüz etmekten, kuralları çiğnemekten zevk duyarlar ve bunu yiğitlik sanırlar. İnsana ve doğaya saygıları yoktur. Onları tın tın bir bilinç, tamtakır bir vicdan olarak tanımlamak daha isabetli olacaktır. Bu iğrenç manzarayı da benliğinin ziftleşen kirlerini sütle aklayıp paklayacağını sanan bir akıl çatlaması şeklinde yorumlamak gerekecektir. Onları adalet önünde yargılamak kadar toplum vicdanında yargılamak da önemlidir. 

Trafikte makas atan, drift çeken ve bunu aynı anda sosyal medya üzerinden servis eden maganda tiplerden gına geldi. Bu şımarıkların sayıları her geçen gün artıyor. Hayatı küçümsemesiyle hıza ve mekaniğe duyduğu hayranlık arasındaki makası sıfırlayan bu kaçıklara Eric Fromm “ölümsever” adını takmış. Tehlike tutkunluğunu eğlenceye çevirmiş, kuralsızlığı ve yıkıcılığı hayat ilkesi edinmiş bu isyankâr ruhlar aramızdalar ve direksiyona geçtikleri her an tehlike saçan bir ölüm makinesine dönüşüyorlar. Baba parasıyla şehrin yollarında trafik terörü estiren, kendi hayatlarını değil pek çok hayatı hiçe sayan bu ölümsevicilerin kanun, kural takmayan tavırları endişe vericidir.      

Sizlere “Yok artık! Bu kadar da olmaz!” dedirtecek türden insanlık adına hüzünlü ve düşündürücü olaylardan bir buket sundum. İnsanlıktan nasibi kesilen akıl ve insaf yoksunu hayatların çölleşmesi mukadderdir, çölleşmiş hayatların kurak ikliminde insaf ve merhamet filizi aramak beyhudedir. Kötülük namına yıkıp yok etmeyi kutsal bir görev bilen sütü bozukların önüne durmak zor. Vicdansızlıkta direnerek kendi fıtratına ve insan soyuna topyekûn savaş açanların öfke ve nefret nöbetleri çoğu kez acı bir yıkımla, feci bir sonla nihayet bulur. Sevmek için yaratılmış kalplerin boşluğunu kin, öfke ve nefretin doldurduğu yerde insanlık çoktan son nefesini vermiştir.

Helal Süt Emenler

Karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlı çiftin yoğun trafik yüzünden sabırla beklediğini gören bir dolmuş şoförünün aracıyla yolu araç trafiğine kestiğine şahit olduk. Gönül isterdi ki o yaşlı çifti gördükleri hâlde görmezlikten gelip gazın pedalına daha bir şevkle basanlar da aynı şuura sahip olsunlar. “Ben İstanbul’dan geliyorum da yanımda hiç param yok, bana simitle su versen, rica etsem?” diyen gence simit ve suyu veren ama ardından da “Senin boyun uzun abi, sen simitle doymazsın sana döner, ayran söyleyeyim.” diyen Diyarbakırlı çocuğumuzun tatlı dili, örnek misafirperverliği ve engin cömertliği göğsümüzü kabarttı. Kendisi de bir muhtaç olduğu halde açlığı tarifsiz sevgi ve merhamet hissiyle doyuran gönlü bol, eli açık küçüğümüz alnından öpülesidir. Saf yürekli simitçinin boy ile açlık arasında kurduğu orantı, eminim, hepimizin dudaklarına tatlı bir tebessüm kondurdu. Buna ister gözün adaleti ister gözün vicdanı diyelim, ne dersek diyelim, gördüğümüz şey, hayatın zorluklarını küçük yaşta omuzlayan bir olgunluk ve onun meyvesi olan gönül zenginliğidir. Hayatın zorluklarını anlayış, şefkat ve nezaketle aşmanın tipik bir örneğidir. Dolayısıyla büyümüş de küçülmüş bu çocuğumuzu, baba parasıyla drift çekerken araba lastiklerini yakan sonradan görme şımarıklarla aynı kefeye koyamayız. Abdülkadir Geylani, kötü kalple iyi kalp arasındaki keskin farkı “Her kalp kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir.” şeklindeki veciz deyişiyle ortaya koyar.  

Penceresinin pervazına konan, ıslandığı için tir tir titreyen güvercini kurutma makinesiyle kurutup ısıtmaya çalışan, annesiz güvercini süt ve mamayla besleyen, her gün evinin bahçesine gelen tilkiyi doyuran güzel insanları da gördük ve yüreklerimiz ısındı. Gerçek şu ki türlü ahlaksızlıkların ve çürümüşlüklerin ortasında içinin güzelliğini dışa yansıtmayı başarabilenler ancak karanlığı aydınlatabilir. Onlar şahit olduğumuz çirkinliklerin, kötülüklerin toplumsal hafızada bıraktığı derin izleri silerek yeryüzü kötülüklerinin insanlığı esir almasının önüne set çekerler. Onlar toplumun değerlerini yaşatan iyilik melekleridir. Hakikati karanlığa boğdurmak isteyen kötülerin fanatik tutkularının toplumu esir almasına mani olurlar. O hâlde, toplumun değerlerini yaşatanlar yaşatılmalıdır, onlara sahip çıkmalıyız.

Diğer taraftan, insana ve topluma saygı duyan ve hizmet edenler, değerleri baş tacı edenler ise her şeye rağmen insanlığı yaşatanlardır. Gelin biz Sevgili Peygamberimizin bizzat ağzından, insanı ve değerlerini yaşatan ideal Müslümanı bir kere daha dinleyelim: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir.” Biz çerçeveyi genişletip bunu “bütün insanlık” ve “bütün canlılar” şeklinde pekâlâ anlayabiliriz. Merhum Ahmet Hamdi Akseki, Müslümanlığı iki cümleye toplar: Allah’ın buyruklarına saygılı olmak; yaratıklarına şefkatli olmak. (Yavrularımıza Din Dersleri, İstanbul: Üçdal Neşriyat, 1967, s. 163). 
Özün özü budur.

Kaynak: Diyanet Haber

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Ferhat Ayhan; Ticarette En Doğru Yatırım, İtibardır

Babası Ali Ayhan’ın kurduğu temeller üzerine, kardeşleriyle birlikte şirketin başında duran Ferhat Ayhan; Ayhanlar Global’i güven, temsil ve ilkelerle büyütüyor.

Aileden Gelen Değerlerle Büyüyen Bir Başarı: Ferhat Ayhan ve Ayhanlar Global

İstanbul merkezli Ayhanlar Global, mutfak gereçleri ve züccaciye sektöründe Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ürün ulaştıran, güvenin yanı sıra stratejik fiyat politikaları ve güçlü tedarik sistemiyle dikkat çeken bir toptan satış firması. Şirketin CEO’su Ferhat Ayhan, “Ticarette sadece doğru olmak yetmez, aynı zamanda dengeli olmak gerekir” diyerek, aileden gelen değerlerle şekillenen bu yapının arkasındaki vizyonu anlatıyor.

Ticaretin dili her dönemde değişir; yöntemler evrilir, araçlar dönüşür. Ancak bazı değerler vardır ki zamana karşı eskimez. Ayhanlar Global, işte bu değerler üzerine kurulu bir yapının adıdır.

İstanbul İstoç’ta faaliyet gösteren firma, mutfak gereçleri, züccaciye ürünleri ve plastik ev gereçleri başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesini hem yurt içi hem yurt dışı müşterileriyle buluşturmaktadır. Türkiye’nin tüm bölgelerine toptan ürün ulaştıran şirket, aynı zamanda Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında da aktif bir tedarikçi olarak yer almaktadır.

Fakat bu hikâyede yalnızca ticaret değil, bir aile geleneği, bir vizyon ve bir duruş var.

“Babamızın Kurduğu Değeri, Kardeşler Olarak Geleceğe Taşıyoruz”

Ayhanlar Global’in temelini atan isim, bugün şirketin CEO’su olan Ferhat Ayhan’ın babası Ali Ayhan. Şirketin şu anki yönetimi, Ferhat Ayhan ve kardeşlerinin omuzlarında yükseliyor.

“Babamız ticareti sadece alım-satım değil, bir ahlak meselesi olarak gördü. Biz de onun açtığı yolda yürürken aynı değerlere sadık kalmaya çalışıyoruz. Kurumsallıkla aile sıcaklığını harmanlayan bir yapıyız.”

Ferhat Ayhan, ticaret anlayışlarının temelinde aileden gelen sözlü mirasın önemli bir etkisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Dedemden ve babamdan öğrendiğim bir şey var: Ticarette dürüstlük, senetten kıymetlidir. İşin büyüklüğü, vicdanın küçülmesine sebep olmamalı. O yüzden her ticari kararda aynaya bakabileceğimiz bir duruş sergilemeye gayret ediyoruz.”

Sadece Güven Değil, Stratejik Ticaret ve Fiyat Dengelemesi

Ayhanlar Global, iş dünyasında sadece güvenle değil; aynı zamanda akılcı fiyat politikaları, sektörel ihtiyaçlara uygun ürün yönetimi ve doğru arz-talep dengesiyle de öne çıkıyor.

“Bir ürünü doğru fiyata alıp, doğru noktaya ulaştırmak; hem üreticinin hem tüketicinin hakkını korumak demektir. Biz bu noktada adaletli ve sürdürülebilir bir çizgi izlemeye çalışıyoruz.”

Ferhat Ayhan’a göre ticaret, yalnızca kar etmek değil, tüm tarafların kazandığı bir denge ortamı kurmaktır. Bu yüzden şirket, sadece ürün satmıyor; pazar analizi, tedarik planlaması ve marka temsili gibi konularda da çözüm ortağı rolü üstleniyor.

Türkiye Ekonomisine Güç Veren Bir Tedarik Modeli

Ayhanlar Global, Türkiye’nin üretim gücünü iç ve dış pazarlara taşıyarak ekonomiye somut katkılar sağlayan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir. Firma aynı zamanda yurt dışından ithal ettiği kaliteli ürünleri de iç pazara sunarak çift yönlü bir tedarik kanalı oluşturmuştur.

“Biz lojistik firması değiliz; biz bir tedarikçiyiz. Ancak tedarik demek sadece ürün taşımak değil, ürünün arkasındaki emeği, hayali ve değeri doğru temsil etmektir.”

Bu bakış açısı sayesinde firma, hem küçük ve orta ölçekli üreticilere alan açmakta, hem de uluslararası alıcıların güvenini kazanmaktadır.

Ferhat Ayhan’ın Ticaret Felsefesi: “İlk Kazancınız Duruşunuz Olsun”

Ferhat Ayhan, yıllardır sürdürdüğü iş hayatında kazancı yalnızca maddi değerle ölçmeyen bir anlayışa sahip. Onun için en değerli yatırım, itibar ve sağlam karakter:

“Bir işe başlarken hep şunu sorarız: ‘Bu işin sonunda vicdanımız rahat olacak mı?’ Cevap hayırsa, ne kadar kârlı olursa olsun o iş bize uygun değildir. Çünkü bir gün her şey biter, ama iyi bir isim baki kalır.”

Aynı zamanda gençlerle sık sık bir araya gelen Ferhat Ayhan, iş hayatına atılacaklara önemli tavsiyelerde bulunuyor:

“Sabırlı olun. Sabırla kazanılan hiçbir şey kolay kaybedilmez. Bugün sizi anlatan şey, kaç iş yaptığınız değil; nasıl biri olarak anıldığınızdır.”
“Unutmayın, hızlı büyüyen ağaç rüzgârda çabuk devrilir. O yüzden kökünüz derin olsun; ticaretteki başarınız da kalıcı olsun.”

Ailede Başlayan, Topluma Açılan Bir Yolculuk

Ayhanlar Global’in bugünkü başarısının ardında yalnızca ticari hamleler değil; aile içi uyum, kardeş dayanışması ve birbirini tamamlayan güçlü roller yatıyor. Ferhat Ayhan, bu birlikteliğin sadece geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe karşı bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor:

“Aynı sofrada büyüyen kardeşler olarak bugün aynı vizyonda yürümek bizim için hem bir nasip, hem bir görev. Bizden sonra da bu yapının değerleriyle devam etmesini istiyoruz.”

Sonuç: Sessiz, Dürüst ve Sürdürülebilir Bir Başarı Öyküsü

Ayhanlar Global, bugün Türkiye’nin dört bir yanına ürün ulaştıran, yurt dışı pazarlarda aktif rol alan, yerli üreticileri temsil eden, ithalatla iç pazara katkı sunan, aile değerleriyle kurumsallığı birleştiren güçlü bir tedarik zinciri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Ferhat Ayhan ve kardeşleri için bu yapı sadece bir ticari organizasyon değil; geçmişten geleceğe uzanan bir emanet, ahlaki ilkelerle büyüyen bir miras, yeni nesillere güvenli bir örnek.

“Kazandıklarımızdan çok, nasıl kazandığımız bizim için önemli. Çünkü ticaret biter, raflar boşalır, hesaplar sıfırlanır… Ama iyi bir isim, bir ömür kalır.”

— Ferhat Ayhan

Continue Reading

Gündem

Davut Türkoğlu: Hizmet Sektöründe Yapay Zekayı Pulkon ile Entegre Ediyoruz

Pulkon, sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Güvenlik, istihdam ve entegre tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği hizmetlerle, iş dünyasına modern ve akıllı çözümler sunuyor.

Başarısının temelinde, 10 yılı aşkın sektörel deneyime sahip uzman ekibi ve ileri teknoloji odaklı vizyonu bulunan Pulkon, en güncel trendleri takip ederek fark yaratıyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarındaki akıllı çözümleri sayesinde, hem yerel hem de uluslararası müşterilerinin güvenini kazanmayı başarıyor.

Şirketin başarısının arkasındaki isim Davut Türkoğlu, “Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizi dönüştüren bir güç. Pulkon olarak, bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı değişimi en iyi şekilde değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Pulkon, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da varlık göstermek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketin vizyonu, yenilikçi hizmetlerini dünya çapında sunarak sektörde öncü bir konum elde etmek.

Teknolojik çözümlerle desteklenen hizmetleriyle öne çıkan Pulkon, yapay zeka tabanlı sistemler ve entegre hizmet anlayışıyla müşterilerine maksimum verimlilik sağlamayı hedefliyor. Güvenlik, istihdam ve tesis yönetimi alanlarında geliştirdiği çözümler, işletmelere değer katıyor.

Davut Türkoğlu, Pulkon’un sunduğu hizmetlerin önemine vurgu yaparak, “Pulkon Güvenlik Hizmetleri, deneyimli kadrosu ve yapay zeka destekli analiz sistemleri sayesinde tehditleri önceden tespit ederek riskleri minimize ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl bir işletmede şüpheli aktiviteleri belirleyen sistemimiz, büyük bir maddi kaybın önüne geçti. Pulkon İnsan Kaynakları, iş ve işçi eşleştirme sürecinde yapay zeka destekli algoritmalar kullanarak doğru yetenekleri en uygun pozisyonlarla buluşturuyor. Bu sayede bir teknoloji firması, sadece iki hafta içinde ihtiyacına uygun yazılımcı ekibini oluşturdu” dedi.

Ayrıca Pulkon Entegre Tesis Yönetimi Hizmetleri, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında çağdaş çözümler sunuyor. Türkoğlu, “Bir otel grubu için sunduğumuz tesis yönetimi hizmetleri, operasyonel süreçlerde mükemmeliyet sağlarken misafir memnuniyetinde %25’lik bir artış kaydedilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Yolculuğuna yerel bir firma olarak başlayan Pulkon, küresel bir marka olma hedefiyle ilerlemeye devam ediyor. Müşteri güvenliği, operasyonel verimlilik ve memnuniyet odaklı yaklaşımıyla modern iş dünyasına değer katan Pulkon, 2026 yılının ilk çeyreğinde uluslararası pazarda genişlemeyi planlıyor.

Continue Reading

Gündem

Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu Kuruldu!

Ankara’da bir araya gelen 11 sendika, kamu çalışanlarının hak kayıplarına karşı ortak mücadele etmek amacıyla Bağımsız Kamu Emekçileri Platformu’nu kurduklarını duyurdu.

Kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik ve sosyal hak kayıplarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayımlayan BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN, TÖBSEN ve TÖS sendikaları, yıllardır çözülemeyen sorunlara çözüm üretmek ve gerçek sendikacılık anlayışını güçlendirmek için güçlerini birleştirdi.

Platform adına yapılan açıklama şöyle; 

Basına ve Kamuoyuna,

Yaşadığımız süreçte, memurların başta ekonomik kayıplar olmak üzere ciddi hak kayıpları yaşadığı ortadadır. En son yapılan maaş zammında da görüldüğü üzere, memurlar yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanmaktadır. Daha da vahim olan ise, iktidarın bu durumu sözde sendikalar üzerinden, özünde ise iktidarın arka bahçesine dönüşmüş yapılardan faydalanarak gerçekleştirmesidir.

Bizler, bu ülkenin üreten, halkını ve vatanını seven, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen ve halkın refah içinde yaşamasını isteyen sendikalarız. Sendikaların görevi, üyelerinin mesleki, sosyal, özlük ve ekonomik haklarını savunmaktır. Ancak gelinen noktada, özellikle siyasi aidiyetler üzerinden sendikacılık yapanlar, halkın üreten gücünü sefalet yaşamına mahkûm etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca, tüm iş kollarında memurların yıllardır kemikleşmiş ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunlar yaşadığı açıktır. Bizler, aşağıda isimleri yer alan sendikalar olarak, kamu emekçilerinin kalıcı hale gelmiş sorunlarının çözümü ve bundan sonra yaşanabilecek sorunlara karşı ortak bir irade oluşturmak, gerçek sendikal mücadeleyi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Ankara’da yaptığımız toplantı sonucunda, İlkeli Birliktelik ışığında Bağımsız Kamu Sendikaları Platformu adıyla bir platform kurduğumuzu ilan ediyoruz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, bu ülkede işçiler, emekliler, memurlar ve hatta işsizler birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla platformumuz, tüm emek kesiminin sesi olacaktır.

Saygılarımızla,

BAK-SEN, BİZİM SEN, DEB-SEN, DES, EĞİTİM SÖZ SEN, HEP-SEN, LİYAKAT SEN, SAY-SEN, ÜNİ-PER-SEN,TÖBSEN, TÖS

BAĞIMSIZ KAMU EMEKÇİLERİ PLATFORMU YÜRÜTME KURULU

Continue Reading

Çok Okunanlar